26 Temmuz 2013 Cuma

Cinsel suç ve ceza 2

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek, bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız ona karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.“49-Hucurat Suresi 13. Ayet (Diyanet İşleri Tefsiri) Yukarıdaki ayetten de görüleceği gibi Kur-an, üstünlüğü bir ırka, bir kabileye veya erkek, kadın gibi bir cinsiyete değil, O’na karşı gelmekten en çok sakınma (takva)’ya vermiştir. Peki nasıl oluyor da biz Kur-an’da olmayan bir şeyi, var diye kadını kayıtsız şartsız erkeğin kumandasına veriyoruz.? “Kadınların dinleri ve akılları eksiktir.” - Buhari “Çok lanet ediyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı başında bir erkeğin aklını sizin kadar çelebilen, aklı ve dini eksik başka bir varlık görmedim.” Müslim, İman, 34/132; İbn Mace, Fiten 19/4003 Evet bir dahaki yazıda teferruatlı olarak inceleyeceğimiz yukarıda iki örneğini verdiğim hadisler’dir bunların kökeni. Hadis; bir rivayet zinciri ile Hz. Muhammed'e isnad edilen ve kendisinin değişik olaylar ve sorunlar karşısında veya Kur'ân'ın âyetlerini açıklamak için söylediğine inanılan söz, fiil ve takrirler bütünüdür. Bu kısa açıklamadan sonra kaldığımız yerden, İslam Hukuku’ndaki tecavüz olayı ve suçunu tamamlayalım. Tecavüz suçu Kur-an içerisinde ve diğer İslam’i kaynaklarda geçmez, İslam’a göre böyle bir suç da yoktur. Kur-an’da kavram olarak evlilik dışı ilişkinin zina olarak tanımlanması ve hadis ile diğer İslam kaynaklarında, zina’nın çeşitleri içerisinde tecavüz dahil her türlü evlilik akti olmayan cinsel ilişkinin zina olarak adlandırılıp ceza hadlerinin belirtilmeside, tecavüz’ün İslam şeriatı açısından suç sayılmadığını gösterir. Ömer’in iktidarı döneminde geçen bir hukuk olayı sanırım konuyu özetlemeye yetecektir; söz konusu olayda akıl hastası bir kadına tecavüz edildikten sonra, bu olayı gören kişilerin kadını hemen alıp Ömer’in yanına getirerek zina nedeniyle cezalandırılmasını isterler ve Ömer’de kalabalığın isteğine uyarak recm edilmesini emreder, olaya müdahil olan Ali ise Ömer’e, kadının akli yeterliliği olmadığı için yaptığı eylemden sorumlu tutulamayacağını ve zina ile suçlanamayacağını hatırlatır, kadın bunun üzerine serbest bırakılır. Bu örnekten de anlaşılacağı gibi İslam açısından bir tecavüz vakası yoktur onun yerine evlilik akti olmadan yapılan bir cinsel birleşme yani zina vardır. Olayda erkeğe verilen ceza anlatılmıyor ama bu hukuki olay günümüz dincilerine ders niteliğindedir. Akıl hastalıklarıda Kur-an’da bulunmadığı halde Ali’nin, kadının hastalığı dolayısı ile yaptığı eylemden ötürü sorumlu tutulamayacağını belirtip cezaya çarptırtmamasını sağlaması, acaba onu günahkar mı yapmıştır.? Özellikle son yıllarda akıl hastalığı olan genç kızlarımıza/kadınlarımıza dini bütünlerin tecavüz etmesi ve bu çocukların sağlıklı bile olsa bu tür bir olaydan sonra akıl sağlıklarının bozulacağı düşünülmeden nerede ise cezalandırıldıkları bir ülkede yaşamıyor muyuz? Ve ne düşündürücüdür ki , bu hukuk skandalları modern hukuk dediğimiz sistemde gerçekleşmiyor mu? Özür dileyerek güncel bir anekdotu paylaşmak istiyorum. Israrla yazıldığı, çizildiği gibi dinsel açılımı türbanla sınırlı CHP yönetimi son zamanlarda da iftarların siyasi arenaya dönüştürüldüğünden şikayetçi. Peki sormazlar mı ülkemize has uydurulan ve hiçbir İslam coğrafyasında kutlanmayan, 23 Nisan Egemenlik Haftası’na denk getirilen kutlu doğum haftalarında Genel Başkanınızın işi ne? Barış ve kardeşlik mi? Bunu dini bir vecibe olarak gösterilmesinin kabulü mü ? Geçtiğimiz hafta İslami gazeteci yazar ve kişilere Genel Başkanınızın verdiği iftar yemeği siyasete girmiyor mu? Anlamı nedir ? CHP’li belediyelerin verdikleri iftarlar ne oluyor ? Tamam uzatmayacağım ama bu yüz küsur milletvekili danışmanları da, örgütleri katarsak dinsel açılım konusunda araştırma yapmaktan bu kadar mı acizler? Ya da verdiğiniz bu iftarlarda siyaset yapmayın da gittikçe, akıl sağlığı bozulan, gittikçe kadına şiddetin tırmandığı ve hukukun bile görmediği bu konularda bilinçlendirme yapıyor musunuz vatandaşa? Yoksa dini siyasete alet edenler gibi siz de mi bunu yapmaya çalışıyorsunuz? Bakın yakında ülkemizde de uygulanma yoluna gidilecek olan recm olayı’da Kur-an’da bulunmadığı halde hadislerle Hz. Muhammed zamanında uygulandığı iddia edilmektedir. Neyse gelelim konumuza. Bütün bu zina ya da başka bir suç şekli olarak kabul edilen tecavüz suçları dışında, birde hiçbir suç kapsamına sokulmayan tecavüz suçu vardır. Evli bir erkeğin gene evli olduğu karısına tecavüz etmesi, İslam şeriatında yer almayan ve bir başka suçun içerisinde değerlendirilmeyen bir suçtur. Kadın eğer ekonomik olarak güçlüyse, İslam'a göre ortada da bir zina vakası olmadığı için, konuyu mahkemeye taşır ve kocasının kötü davranması nedeniyle boşanma isteği olarak dava açılmasını isteyebilir, kötü davrandığını ispatlayıp boşanabilirse kurtulur, eğer boşanamazsa tecavüzlere katlanmak zorundadır. Günümüzde modern İslam hukukçuları bu suçu tanımlayıp şeriat içerisine alabilmek için, çareyi modern hukuk içerisinde yaptıkları yorumla taziren(cezası İslami idare tarafından belirlenen) çözmek istemişlerdir, fakat uygulamada İslam coğrafyası bu öneriyi red eder ve suçun taziren değerlendirilemeyeceğini çünkü Kur-an’da tanımlandığını belirtir, İslam da olmayan bir şeyin şeriata sokulamayacağını söylerler, bu yüzden son 50-60 yıldır tartışılan bu konu İslam hukukuna girmemiştir. Son dönemlerde ülkemizde de uygulamaya sokulan ve İslam coğrafyasında sıkça uygulanan tecavüzcü sapık kişi, tecavüz ettiği kadını/ kız çocuğunu, evlenerek cezadan kurtulmaktadır. Düşünebiliyor musunuz yaşanan tramva ve böyle sapık bir koca ile ömür boyu aynı çatı altında yaşamak ve tecavüzlere katlanmak. Bu hususu bilen kadınlar ise büyük oranda tecavüzü bildirmemekte ve sineye çekmektedir. Olayın bir şekilde duyulması durumunda söz konusu kadın töre cinayetine kurban gitmektedir. Afganistan, Pakistan, Sudan vb. bir çok İslam ülkesinde evli kadınlara tecavüz çok sık karşılaşılan bir vaka olarak karşımıza çıkıyor. Bu ülkelerde tecavüzün bildirilmemesinde esas neden zina nedeniyle recm edilme korkusu oluyor. Kadın recm korkusuyla dava açamazken, kocası bu durumun altında travmaya girerek ya kadını öldürüyor ya da intihar ediyor. Pakistan’daki erkek intiharlarının yarısını bu tip vakalar teşkil ediyor. Bu suçların büyük çoğunluğu basına yansımıyor, yansıyanlar ise olayı görüp konuyu adalete taşıyanlar vasıtasıyla oluyor. Konuyu özetleyen bir diğer örnek ise S.Arabistan basınından; 19 yaşında bir genç kız (bakire) 6 kişi tarafından zorla bir araca bindirilip, tecavüz edildikten sonra tekrar aynı araba ile şehre dönerken polis kontrolüne takılıyor. Yapılan sorgulamada kız tecavüze uğradığını söylüyor, 6 erkek aksi yönde yemin ediyor, kız zina suçundan 200 kırbaç cezası alıyor. Konunun bir diğer boyutunu da toplu tecavüzler oluşturuyor, mağdur 4 şahit getiremediği için tecavüzü yani zinayı ispatlayamıyor ama saldırgan tecavüzcüler 4 ve üzeri kişi olarak aksi yönde şahitlik yaptıkları için kurtuluyorlar. Tecavüze ve iftiraya uğrayan evliyse recm ediliyor, evli değilse zina nedeniyle 100 kırbaç ya da değnek cezasının yanında, bir de yalan yemin etmek ve iftira atmaktan dolayı üstüne en az 80 kırbaç ya da değnek cezası alıyor. Sanırım Cumhuriyet Dönemini dini baskı dönemi olarak sürekli öne sürenlerin gerçek amaçlarının ne olduğu ortaya çıkmaktadır. Yoksa Cumhuriyet döneminde kim hangi ibadetini yapamamış açıklanmıyor. Amaçları çağdaş hukuku yok ederek özgürce her türlü sapıklığı yapıp cezasız kalma isteğidir. Ki son yıllarda çıkarılan kanunlar ve kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzlerin gittikçe artması bunun göstergesi değil mi?

Hiç yorum yok: