1 Ocak 2013 Salı

Akıl Tutulması

AKIL TUTULMASI “İnsan gerçeği akıl yoluyla keşfeder.” Lev Tolstoy Merhaba; Gazeteniz Görünüm’de uzun yıllardır ender de olsa özellikle Trakyamızı ilgilendiren çevre hakkında düşüncelerimi yansıtan yazılarım yayınlandı. Fakat bu köşede daha ziyade Akıl Tutulması yaşayan insanlığın özellikle ülkemizde ki yansımalarını örneklerle tartışmak istiyorum siz Görünüm Okurlarıyla. Akıl Tutulmasını özellikle kapitalizmin gelişmesi ile bireyi bencilliğe sürükleyen, kişisel çıkar peşinde olan, verileni hap gibi alan, düşünmeyen, üretmeyen, sorgulamayan, bilimsel düşünceyi dışlayan, farklı düşüncelerin yaratılmasını engelleyen algı olarak görüyorum. Hatta köşemin adını Frankfurt Okulu filozoflarından Alman düşünür ve sosyolog Max Horkheimer (1895-1973), temel eserlerinden olan Eclipse of Reason “Akıl Tutulması” (1947) isimli kitabından esinlenerek koydum. Akıl tutulmasına neden olan faktörleri sıralayacak olursak; sosyal ve ekonomik sıkıntılar, batıl inançlara bağlılık, aile-sokak baskısı, okumaya ve düşünmeye karşı olmak, günah işlemekten korkma, bilgisizlikten ziyade bilgiden korkma, eğitimsizlik, çevresel faktörler, çalışmadan köşeyi dönme zihniyetini sayabiliriz. Özellikle geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin vatandaşlarında görüldüğüne inandığım bu akıl tutulmasının süreklilik kazanması “Akıl Durgunluğu Sendromu”na yol açmaktadır ki en tehlikelisi de budur bence. Ve daha da açık tehlike sanırım bu tür ülkelerdeki aydın ve siyasetçilerin bu sendroma yakalanmaları. Bir düşünelim; yaşadıklarımızı gözden geçirelim, yıllardır bu ülkede aydınlarımız gündemin çok yoğun olduğundan ve yetişemediklerinden yakınırlar ve sürekli gündemi tartışırlar keza siyasetçilerimiz de aynı. Ama yaratılan bu gündemler kim tarafından ve ne için yaratılmıştır sorgulamazlar. Sorgulayanları ya dinlemezler yada dışlarlar. Sorgulamayı, düşünce paylaşımını eleştiri olarak görürler. Sosyo-ekonomik ve halkın sorunlarına duyarsızdırlar, çevre ve dış uyarılara karşı duyarsızlaştıkça içe kapanmaktadırlar. Sanki çözüm üretecek zihinsel işlevleri tutulmuştur. Ülke ve halk dibe vururken sadece seyrederler. Sanki kişisel çıkarlar söz konusu gibi. Çıkarları zarar görecekse dışa açılma eğilimi göstermektedirler. Uzman olmasam da uzun yıllardır yaptığım araştırmalar neticesinde şunu söyleyebilirim, bardağın dolu tarafından bakarsak sevindirici bir yan var ki genetik alt yapısı olan psikiyatrik bir rahatsızlık değil umarım. Bu köşede daha ziyade genetik alt yapısı olan ve benim Beyinsel rahatsızlıklar olarak gördüğüm kesin tedavileri olmasa da kontrol altına alınabilen rahatsızlıkların ülkemizdeki yansımaları, bu tür hastaların yaşadıkları sorunlar, çözüm yolları konusundaki öneri ve görüşlerimi bulacaksınız. Bu köşe sadece beni değil sizleri de yansıtacak, gelecek tüm öneri ve görüşler eleştiri dahi olsa yanıtlanarak çözümlere hep birlikte ulaşacağız. GÖRÜNÜM, 01.01.2013

Hiç yorum yok: