5 Ocak 2013 Cumartesi

AKIL TUTULMASI-GÖRÜNÜM GAZETESİ-05.01.2013

NEDEN AKIL SAĞLIĞI ? Her kırk saniyede dünyada bir kişi intihar ediyor. Siz bu satırları okurken; bir kişi intihara hazırlanıyor olabilir ya da bu makaleyi okuduğunuz dakikalar içinde kaç kişinin intihar ettiğini varın siz hesaplayın. “İntihar eden insanların çoğunluğu akıl hastasıdır. Anoreksiya, major depresyon, iki kutuplu bozukluk (manik-depresif hastalık), şizofren ve sınırda kişilik bozukluğu en sık görülenlerdir.”(1) Bu duygu halini bir düşünün, tabulara, dine (en büyük günah intihar), kadere, toplumsal baskıya rağmen bir insan canına kıymayı nasıl düşünebilir ? Tabi ki bunun nedenlerini tıp bilimi araştırıp bulmaya çalışıyor. Bir yandan insanlığın teknolojik ve bilimsel anlamda bugünlere gelmesini sağlayan, insan hayatını kolaylaştıran ve düşünce üreten beynimiz, diğer taraftan bizi intihara sürükleyebiliyor. Ve tıp artık bu rahatsızlıkların bir akıl hastalığı, ruh hastalığı olmadığını, beynimizdeki enzimlerin düzensizliği ile ilgili olduğunu söylemektedir. Bu satırların yazarı da akıl hastalığı dediğimiz rahatsızlıkların fiziksel rahatsızlıklardan farklı olmadığına inanıyor. Dolayısı ile akıl hastalığı, ruh hastalığı terimi yerine beyinsel rahatsızlıklar terimini kullanmayı tercih ediyor.Ve beyinsel rahatsızlıkların bir çoğunun da genetik olduğu düşünülüyor. Diğer genetik fiziksel rahatsızlıklar gibi kesin tedavileri olmamakla birlikte beyin hastalıklarının kontrol altına alınabileceğine inanıyor. Beyin hastalıklarının kontrol altına alınabilmesi ve hastayı günlük yaşama döndürüp, topluma kazandırabilmesi benim gündemimin bu olmasının en büyük nedeni diyebiliriz. Ne zaman gündemime girdi bu konu derseniz, hepimiz biliriz her şehrin, her kasabanın, her köyün hatta her mahallenin bir delisi (bu kelimeyi kullanmaktan da kaçınmaktayım) vardır. Toplumdan farklı olan bu insanlarla karşılaşıldığında kimileri acıyarak, kimileri onu kızdırarak, kimileri çekil git başımdan deyip uzaklaştırarak, kimileri eğlenerek, kimileri alay ederek toplum dışı olduğunu açık açık ifade ederler. Evden çıkanda, kahveden çıkanda, camiden çıkanda bu tür hastalarla karşılaştığında hiç düşünmeden bu damgalamayı yapar. Fiziksel bir engelli ise sadece acıyan duygular ve bakışlar hakimdir. Beyinsel rahatsızlığı olanların duyguları, ruh halleri onları ilgilendirmez. İşin sosyolojik boyutlarına baktığımızda hastadan daha fazla etkilenen grup hasta yakınlarıdır. Onların aileleri, çaresizlik, kadere boyun eğiş, neden benim yakınım sorgulaması, utanma, bir yük olarak görme ve bundan duyulan günahkarlıkla karışık pişmanlık. Ve duyarlı aile fertlerinin çevresel etkilerden kaynaklanan psikiyatrik rahatsızlıkları. Geçen yazımda verdiğim resmi rakamlar tabiî ki hasta yakınlarını kapsamamaktadır. Ama etkilenen insanlar olarak bu rakamların çok daha üzerinde sayılara ulaşmaktadır akıl sağlığımızın bozukluğu. Bunların getirisi olarak gazetelerde okuruz, zincire vurulan çocuklar, tacize yada tecavüze uğrayan çocuklar, işkence edilen çocuklar, hastayı eve kapayıp toplumdan uzaklaştırma ve hastanın daha da kötüleşmesi. Toplumda gittikçe artan şiddet duygusu. Özellikle gün geçmiyor ki bir kadın öldürülmesin. Ama dikkat ederseniz öldürmeye kadar varan kadına yönelik şiddet ile son yıllarda ki ülkemiz akıl sağlığının gittikçe bozulması sanki paralellik göstermektedir. Tabi ki her şiddetin beyinsel rahatsızlıklardan kaynaklı olduğunu iddia etmiyorum. Ki bu iddia büyük bir haksızlık, akıl tutulmasına uğramam ve itham olur ki böyle bir düşüncem kesinlikle yok ve olamazda. Zaten ülkemizde buna yönelik bir araştırma olduğunu da düşünmüyorum. Sadece her iki olayında artışındaki paralelliği göz önüne aldığımızda maktül ve katilin bu anlamda da araştırılmasının sorunun çözümüne katkı sağlayacağını düşünüyorum. Ortaçağ karanlığında engizisyon tarafından cadı diye diri diri yakılan insanların aslında bu tür toplumdan farklı olan beyin rahatsızlığı bulunan hastalar olduğunu düşünmekteyim. Araştırmacılar için bence iyi bir konu. Belki günümüz insanına da yararı dokunur. (1) “Niçin İntihar Ediyorlar”; Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, 26 Haziran 2009 Sayı 1162 New Scientist’ten derleyen Reyhan Oksay.

1 yorum:

savas dedi ki...

Ruh diye bir sey olmadigina gore, ruh hastaliklari yerine beyin ya da sinir sistemi hastaliklari demek daha dogru. Ote yandan, kavram uzun zamandir bu sozcukle ifade edildigi icin, kisinin "ruh hastaligi" dediginde sinir sistemi rahatsizliklarini anlatmaya calistigini bilmek de yeterli olabilir sanirim.