1 Mayıs 2013 Çarşamba

HEKİMLİK ve ETİK – III

HEKİMLİK ve ETİK – III “Ruhbilim felsefeden ve etikten ayrılamayacağı gibi toplumbilim ve ekonomiden de ayrılamaz.” Erich Fromm(*) Fromm’a göre “Tedavi, mutluluk ve sağlığın etkin hale gelmelerini önleyen engelleri ortadan kaldırmak demektir.”(*) Özellikle psikiyatride bu engelleri ortadan kaldırmak için engelleri tanımak çok önemlidir. Çünkü elimizde vücudumuzun sinyali, ağrıyan bir organdan ziyade beynimizde birbirine çok yakın, keskin sınırlarla ayrılmayan, yüzlerce engel mevcuttur. Zaten hem hasta, hem yakınları hem de hekimler için uzun, zorlu bir mücadelenin başlayacağı tanının ilk dönemlerinde bu konuda çalışan hekimlerimiz çok dikkatli olmak zorundadır. Çünkü hastalığa tanı koymak için elinde sadece hasta ve yakınlarının anlattıkları gözlemlerden başka bir veri yoktur. İşte etik anlamda hekimlik özellikle psikiyatride çok önemli. Sanırım örnek vakalarla anlatmak istediklerim daha iyi anlaşılacaktır. * * * Yeni evli genç bir çift. Evliliklerinin ilk yıllarında sorunlar yaşamaya başlıyorlar. Eşlerden biri diğerinin davranışlarında farklılıklar hissetse de bir anlam veremiyor. Edindiği yarım yamalak bilgilerle eşinin çift kişilikli olduğunu düşünmeye başlıyor. Çünkü eşi, gülerken ağlayabiliyor, ağlarken de birden bire gülebiliyor. İnsanlarla çok kolay diyalog kurabilse de bir müddet sonra diyalog kurduğu kişi en büyük düşmanı haline dönüşebiliyor nedensiz yere. Doğal olarak iletişimlerinde de sorunlar gittikçe büyüyor. Bu düşüncelerdeki eşin bir psikiyatra gitme isteklerini de sürekli reddediyor. “Bende bir problem yok” diyerek. Sonunda problem olduğunu düşünen eş, en azından kendi akıl sağlığını korumak ve bilgi almak adına bir psikiyatrdan randevu alıyor. Problem olmadığını düşünen eşte kendinden emin bir şekilde “bende geleceğim” diyor. Ve birlikte gidiliyor psikiyatra. Bir iki randevudan ve hekimin tek tek ve birlikte yaptığı görüşmelerden sonra eşlere önerisi “Sizlerde bir problem yok. Sorunlarınız için bir Aile Danışmanlık Merkezine gitmenizi öneririm.” Hekimin bu yaklaşımı kendinde bir sorun görmeyen eş için ayrıca kendini savunma mekanizması geliştirmesine neden olarak bir daha hekime gitmeyi reddediyor ve diğer eşi “sende bir problem var” diyerek suçlamaya başlıyor. Evliliklerindeki sorunların sadece evlilik ve iletişim sorunu olmadığını düşünen eş, arayışlarını tek başına sürdürerek eşinin ailesinden de destek almak istiyor. Tabi hemen toplumsal tepki ve tabular bir duvar gibi karşısına çıkıyor ve aile de reddediyor sorunu. Daha doğrusu belki kabullenemiyor. Kah eşini ikna ederek kah tek başına birkaç psikiyatr dolaşılıyor. Tabi yıllar geçiyor. Sorunlar artıyor. Ve son gidilen psikiyatr kendinde sorun görmeyen eş için tanısını koyuyor. “Bipolar Bozukluk - Manic Depresyon” * * * Yine, bipolar bozukluk tanısı konmuş orta yaşlarda, evli çocuklu bir hasta ile devam edelim örnek vakalarımıza. Bu kez hasta “bana iyi davranmıyor” diye hekimi reddediyor. Aslında belki de hastalığı reddetmenin bir yolu bu reddediş. Sağlıklı eş (bu şartlarda ve ortamda ne kadar sağlıklı olunabiliyorsa artık) teşhisi de koyan bu hekime güveniyor ve ilişkisini kesmiyor. Fakat hasta eşini getiremediği için mecburen yeni bir hekime götürüyor eşini. Yeni hekimi, hasta benimsiyor ve çok iyi bir diyaloga girerek tedavi ye devam ediliyor. Fakat uzunca bir süre geçse de bir iyilik hali gözlemlenmediği gibi hastanın durumu daha da kötüleşiyor. Çünkü yeni hekim daha önceden konulmuş bipolar tanısını reddederek, depresyon tanısı koyup tedaviye bu şekilde devam ediyor. Sağlıklı eş güvendiği ve diyalog içinde olduğu bir önceki hekimden bu tedavinin ve ilaçların hastanın hastalığını daha çok tetiklediğini öğreniyor. İki hekim arasında çaresiz kalan sağlıklı eş çözüm olarak olayı meslek odasına bildirmeye karar veriyor. Bir şikayet dilekçesi hazırlıyor. Olayları teferruatı ile anlatıyor. Tanıyı koyan hekim için hastaya yaklaşımları konusunda, ikinci hekim için yanlış tanı ve tedavi uyguladığı için şikayetçi oluyor. Meslek odasından gelen yanıt: Soruşturmaya gerek görülmemiştir. Sonuç her iki hekimin de tepkisi ve sil baştan yeni hekim arayışları. (*) Erich Fromm, Kendini Savunan İnsan, Türkçesi : Necla ARAT, Say Kitap Pazarlama, İkinci Baskı Mayıs 1985

Hiç yorum yok: