15 Mayıs 2013 Çarşamba

DAMGALANMA KORKUSU : STIGMA

Tanrı, “insanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım” dedi, İncil (Yaradılış 1:26) Akıl hastaları Tanrının suretinde ve benzer mi yaratıldı? Papa John Paul 1996 Uluslararası “Tanrının suretinde ve benzer: her zaman mı ?” konferansı Eğer öyleyse zihinsel hastalığı olanları kim yarattı? Norman Sartorius, 2007 Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2020 yılından sonra insanlık üzerinde en ağır bedellerin ödeneceği hastalıkların ilk sırasında akıl ve ruh sağlığı yani psikiyatrik hastalıklar gelecektir. Yine örgütün yayınladığı bir raporda psikiyatrik hastalıkların sadece ruhsal problemler olarak görülmemesi gerektiği, özellikle depresyonun sistematik bir hastalık gibi ele alınması gerektiği belirtilmiştir. Tedavi edilmemiş depresyon ve kaygı bozukluklarının halen bir numaralı ölüm sebebi olan kalp-damar hastalıkları riskini kat kat arttırdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Psikiyatrik hastalıkların yarattığı sosyal damgalanmaya “Stigma” denmektedir. Damgalanma tehlikesi nedeni ile birey rahatsızlığını inkar eder ve profesyonel destek almayı reddeder. Psikiyatrik destek alınmaması bedensel bir çok hastalığın gelişiminde risk faktörü olduğu için diğer tıbbi sorunların artmasına yol açmaktadır. Yıllar önce araştırmalarım sırasında psikiyatr , Sn.Prof.Dr. Timuçin Oral’ın Bilgi Üniversitesi’nde düzenlediği “Manic Depresyon, Yaratıcılık, Basın ve Damgalama” konulu seminere katılmıştım. Sırası ile değineceğim bu başlıklardan öncelikle Stigma’yı bu seminer notlarından ve Sn.Oral’ın diğer çalışmalarından yararlanarak açıklamaya çalışacağım. Damgalanma, belki de ön görülenin tersine, manic depresif hastalar için çok önemli bir sorun oluşturur. Bunda, kişilerin hastalık dönemleri arasında çoğunlukla tam bir iyileşme içinde olmaları ve diğer pek çok hastalıktan farklı olarak, kendi kendilerini de damgalamaları önemli bir rol oynar. Stigma hangi yolları kullanır; · Suçlama · Utandırma · Yargılama · Küçük düşürme · Dedikodu · Varsayma · Söylenti çıkarma · Dalga geçme Ege Ünv. Tıp Fakültesi Psikiyatri ABD’ından M.Kocadere Alkan ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada Bipolar bozukluğu olan hastaların gözünden damgalanma · Hastaların % 57’si damgalanmaktan çekindiği için toplumdan uzaklaşıyor · Uzaklaşma nedeni: damgalanma değil damgalanma endişesi · Hastaların % 95’i toplumun hastalık hakkında bilgisini yetersiz buluyor ve % 75’i toplumun hastalık hakkında oldukça bilgili olmasını istiyor. · Damgalanma deneyimi hastaların % 28’inin tedavisini aksatmasına neden oluyor. “Hastalığınızı kimlerle paylaştınız?” , “Hastalığınızı öğrenince sizden uzaklaştılar mı?” sorularına alınan yanıtlarda Birinci derece akraba : Hastalığı bilen % 90 uzaklaşan % 12 Yakın akraba : Hastalığı bilen % 60 uzaklaşan % 14 Yakın arkadaş : Hastalığı bilen % 60 uzaklaşan % 13 Arkadaş : Hastalığı bilen % 25 uzaklaşan % 13 İş yakın arkadaş : Hastalığı bilen % 22 uzaklaşan % 6 İş arkadaşı : Hastalığı bilen % 22 uzaklaşan % 10 Komşu : Hastalığı bilen % 25 uzaklaşan % 10 Tahmin edilenin aksine damgalanma korkusu eğitimli ve kentli insanda daha fazla. Daha çok başarı odaklı yaşamları eğitim düzeyi yüksek insanları daha riskli hale getirmiştir. Günümüzdeki teknolojik bilgi bombardımanında sağlıklı olan ve olmayan bilgiyi ayırt etmenin güçlüğü neticesinde zaten rahatsızlığı inkar etme eğiliminde olan insanlar, psikiyatrik destek almanın gereksiz olduğunu savunan görüşleri seçmektedirler. Erkekler yardım almaktan daha çok kaçınmaktadırlar. Özellikle erkek egemen toplumlarda bu daha da belirgindir. Psikiyatriye önyargılı yaklaşan ve karşıt akımlar her zaman var olmuştur. Özellikle psikiyatrik ilaçların, uyuşturacağı, bağımlılık yaratacağı, iyileşme olsa bile bunun geçici olacağı, ilaca mahkum olmanın bir çaresizlik olduğu inancı, “Her şey kafada biter” mantığını geliştirmekte, psikiyatr ve ilaç tedavilerine öfke ne yazık ki çok yaygın hale gelmektedir.

Hiç yorum yok: