17 Mayıs 2013 Cuma
İÇSELLEŞTİRİLMİŞ DAMGALAMA ve BASIN
İnsanoğlu yüzyıllar boyunca, yeterince tanımadığı ya da bilgi sahibi olmadığı olgu ve kişiler karşısında tedirgin olmuş, ürkmüş ve söz konusu olgu veya kişiye olumsuzluk atfederek onu dışlama, damgalama ve ayırdetme eğilimi göstermiştir. Özellikle ruhsal bozukluklar, damgalanmaya ilişkin tüm olumsuzluklara en üst düzeyde maruz kalınan rahatsızlıklardır.
Damgalamada şu etkenler etkilidir.
Ruhsal hastalıklı bireylerden korkulmalıdır ve toplum dışında tutulmalıdır.
Otoriterlik; ruhsal hastalıklı bireyler sorumsuzdur, bu nedenle kararlar diğerleri tarafından verilmelidir.
Yardımseverlik; şiddetli ruhsal hastalığı olan bireyler çocuk gibidir ve bakıma ihtiyaçları vardır.
Ruhsal hastalık tanısı almış bireylerde durumundan utanma, olumsuz otomatik düşüncelerde artma, sosyal ilişkilerden kaçınma, kendilik değerinde düşme ortaya çıkmaktadır. Alınan psikiyatrik tanının damgalayıcı içeriği ne kadar fazla ise bu belirtilerin şiddeti o oranda artmaktadır. Dolayısı ile ruhsal hastalığı olan kişilerde “ruhsal olarak hasta kişi” basmakalıp düşüncesi canlanır. Ve toplumdan önce kendilerini damgalarlar. İçselleştirilmiş damgalama olarak isimlendirilen bu durum, bir ruhsal hastalık tanısı ya da etiketi alma ile birlikte etkisini göstermeye başlamaktadır.
İçselleştirilmiş damgalama ya da öz damgalama, genel halkın inandığı tehlikelilik, yetersizlik gibi damgalayıcı basmakalıp görüşlerin ruhsal hastalığı olan kişi tarafından benimsenmesidir. Önyargılı insanlar bu olumsuz basmakalıpları onaylamaktadırlar. Ruhsal hastalıklı bütün insanlar saldırgandır gibi.
Ruhsal hastalıklarla ilgili basmakalıplar, suçlama, tehlike ve yetersizliği içerir.
Ayakta tedavi edilen psikiyatri hastalarıyla yapılan bir çalışmada, hastaların %73.2’sinin içselleştirilmiş damgalama ölçeğinde ortalamanın üzerinde puan aldıkları saptanmıştır. Bipolar bozukluğu bulunan hastalarla yapılan bir çalışmada, yüksek düzeyde damgalama endişesi bildiren hastaların, aile dışındaki kişilerle etkileşimlerinde daha fazla bozulmuş sosyal işlevsellik görülmüştür.
Türkiye Psikiyatri Derneği Duygudurum Bozuklukları Bilimsel Çalışma Birimi’nce yürütülen bir çalışmada ise, hastaların %60’ının hastalıklarının evlenme konusunda olumsuzluk yaratacağı görüşünde oldukları, mesleki işlevsellik açısından, hastaların yaklaşık %55’inin hastalıklarını iş bulma konusunda zorluk yaşatma nedeni olarak gördükleri belirlenmiştir.
Hastaların toplumla temas düzeyi arttıkça, kendilerini damgalama artmaktadır.
İçselleştirilmiş damgalama, hastalık belirtilerini kötüleştirerek ve iyileşmeyi geciktirerek hastalara zarar vermektedir.
Damgalanma duygusu yaşayan hastaların kendilik saygısı azalmaktadır. Kendilik saygısı ve damgalanma duygusu birbirlerini karşılıklı olarak etkileyen değişkenlerdir. Kendilik
saygısının azalmasının yanı sıra hastalarda sıklıkla moral bozukluğu, sosyal uyumda bozulma, suçluluk ve utanç duygularında artışa da neden olmaktadır.
Kişi, ruhsal hastalıklı kişiler hakkındaki olumsuz şakalar, yorumlar ve medya betimlemeleri yoluyla iletilen kültürel basmakalıplara maruz kalmaya devam ettiği sürece içselleştirilmiş damgalama artacaktır.
Bu konuda basınla ilgili olarak birkaç örnekle yetinelim
-Clinton dönemi eski Amerikan Dışişleri Bakanı Madeleine Albrigth tarafından yönetim eleştirilirken Bush yönetimini manik depresif olarak nitelediği gazete haberi
- 2003 Oscar sonuçları verilirken, basında manik depresif bir gece adıyla geçiyor.
- Milliyet yazarı Tuba Akyol, kendine Manik Depresif adıyla köşe açmış. Aslında ben manik depresifim demekle mantıksızım diyor. Hastalık adını sanki marifet gibi tanımlıyor, aslında hep hakaret amaçlı.
- Spor konusunda, Murat Ersel, Altay eskiden manik depresif top oynardı, şimdi bipolar oynuyor gibi sözleri kullanmış, sanki farklı şeyler gibi.
- Serdar Turgut bir yazısından manik depresif yaşamın bir anda manik aşamasında geçiş yaptım vb yazıyor.
- Mimar Ayşe Puket Manik depresif olmak bana haz veriyor yazmış.
- Basında “Dali’nin Delisi” olarak sansasyonel başlıkla adlandırılan bir eylemde Dali sergisinde resimlere saldıran kişi için “Bakırköy’de “manik depresif” tedavisi görmüş ifadeleri kullanılmış.
(X) Bu makalede Prof.Dr.Olcay ÇAM,; Döndü Çuhadar ; Ege Üniversitesi, Hemşirelik Fakültesi, Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı, Ruhsal Hastalığa Sahip Bireylerde Damgalama Süreci ve İçselleştirilmiş Damgalama ; çalışması ile Bipolar Yaşam Derneği Bipolar Bozukluk Bilgilendirme Toplantısı (Nisan 2008) Doç.Dr.Timuçin Oral’ın konuşma metinlerinden yararlanılmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder