22 Mayıs 2013 Çarşamba

BİPOLAR BOZUKLUK VE YARATICILIK – II

“Bir miktar delilik karışımının bulunmadığı mükemmel bir ruh yoktur.” Aristo (MÖ 384-322) Van Gogh “ayçiçeği” tablosunu depresyondayken, Edward Munch “çığlık” tablosunu yaşamının en karmaşık döneminde yapmıştır. Bu örneklerin tersine, yazar Virginia Woolf depresyondayken yazamadığını belirtmiştir. Peki bipolar bozukluklar yaratıcılığı artırıyorsa, tedavi ile yaratıcılık nasıl etkilenir? “Çığlık” tablosunu yapan Edward Munch’un doktoru olan Dr. Panter, Munch’un başarılı bir tedaviden sonra onun yaratıcılığının kaybolduğunu belirtmiştir. Bu saptama bipolar bozuklukla yaratıcılık arasında bir ilişkinin olduğu görüşünü desteklemektedir. Bipolar bozukluklar en dar tanımlamalarla toplumda %1-1.5 oranında görülebilmektedir. Sanatçılar arasında bu oran %11’e kadar çıkmaktadır. Çoğumuzun tanıdığı sanatçılardan bipolar bozukluğu olanlar veya olduğu düşünülenler arasında William Blake, Jack London, Virginia Woolf, Ernest Hemingway, Vincent Van Gogh, Jean-Claude Van Damme, Edgar Allan Poe, Florence Nightingale, Vivien Leigh, Mel Gibson, Richard Dreyfuss, Paul Gascoigne vardır. Unutulmamalıdır ki her bipolar bozukluğu olan birey yaratıcı değildir, her yaratıcı olan bireyin de bipolar bozukluğu olması gerekmez. Yine de yaratıcılıkla bipolar bozukluklar arasında bir ilişki var gibi görünmektedir. Bipolar bozukluğun mu yaratıcılığı kışkırttığı, yaratıcılığın mı bipolar bozukluğa zemin hazırladığı henüz tam olarak açıklığa kavuşmamıştır Manik depresif olan, evrensel kütle çekimini ve hareketin üç kanununu ortaya koyan ve üç yüzyıl boyunca bu bakış açısı bilim dünyasına egemen olan Isaac Newton, 20 li yaşların başında geçirdiği bir manik/ hipomanik atak sırasında Calculus, Mekanik kanunları ve yer çekimi’ni yazdı. Newton, depresif dönemlerinde çevresinden uzaklaşır, intihar düşünceleri içine girer, bitip tükenmek bilmeyen günah düşünceleri ile mücadele ederdi. Felaket temalı düşünceleri, hastalık sahibi olma ve kötülük görme hezeyanları olurdu… Bu süre içinde üretkenliği azalır, başlayan çalışmaları yarım kalır, yeni bir çalışma içine girmesi uzun süreler alabilirdi. Bu devrenin sonrasında bazen hipomani dönemine girerdi. Bu dönemlerde ise sabahlara dek çalışır, müthiş bir enerji içinde olur, düşünceleri adeta birbiri ardından uçuşurdu. İnsanlarla ilişkileri artar, çok çeşitli faaliyetler içine girerdi. Buluşlarının çoğunu da bu hipomani dönemlerinde gerçekleştirirdi. Tüm bunların yanı sıra ömrünün son on yılında bilimsel çalışmalardan tamamen uzaklaşarak, bilimsel çalışmalarının dine uygun olup olmadığını araştırmakla geçirdiği söylenir. Bipolar bozukluk ya da diğer adıyla manik depresif bozukluk tarihe iz bırakmış pek çok başarılı insanı etkilemiştir. Hollandalı ressam Van Gogh’un diğer kardeşlerinde de şizofreni, depresyon ve intihar girişimi gözlenmiştir. Van Gogh, uykusuzluğunu gidermek ve duygusal dalgalanmalarını kontrol altına almak için o zaman popüler bir içki olan absinthe kullanıyordu. %75 alkol içeren ve worwood bitkisinden yapılan absinthenin yoğun kullanımı sonrasında geçirdiği krizlerden birinde turpetine içeren kendi yağlı boya tablolalarından birini yemeye kalktı. Bir başka psikotik özellikli atağında ise sol kulağını kesip genelevdeki sevgilisine armağan etti. Her akşam içki içtiği “Cafe Tras” “absinthe Drinker” bilinen tabloları arasında dır. Van Gogh, yaşamının son on yılı boyunca yaklaşık 900 suluboya/yağlı boya resim ve 1100 karakalem çalışma üretmiştir. En meşhur eserlerini ise ömrünün son iki yılında yapmıştır. Yaşarken yalnızca bir tablosu satılmıştı. 1890 yılında bir gün yolda hızlı adımlarla yürürken kendi kendine mırıldanıyordu…‘Bu imkansız …Bu imkansız …’ ve o günün sonunda kendini göğsünden vurarak intihar etti. Yine tanısı muhtemelen bipolar bozukluk ya da manik depresif bozukluk olan, 1881-1973 yılları arasında yaşamış olan, İspanyol ressam, heykeltraş Pablo Picasso, bilinen en üretken sanatçılar arasında yer almaktadır. Guiness rekorlar kitabına göre 13.500 resmi; 100.000 baskısı; 34.000 kitap resmi; 300 seramik heykeli olmak üzere ömrüne sığdırdığı toplam 150.500 eseri mevcuttur. ‘Her şeyi söylemem ama her şeyin resmini yaparım…’ Pablo Picasso’nun ünlü bir ifadesidir. Pablo Picasso 1937 de Almanların saldırısıyla Guernica kasabası bombalandığında, insanların yaşadığı felaketi yalnızca bir gece de yaptığı ‘Guernica’ adını verdiği tablosuna yansıttı. Bir gün sergisini gezen Alman Generalin ‘Bu resmi siz mi yaptınız?’ sorusuna ‘Hayır siz yaptınız!’ diye yanıtını verdi. 2012 Mayıs ayında 119.9 milyon dolara satılarak, açik arttırma yoluyla satılan en pahalı sanat eseri olarak tarihe geçen Çığlık isimli tablosuyla tanınmış Norveçli ekspresyonist ressam Edvard Munch, bu tabloda yaşadığı psikozu resme dökmüştür. Yaşadığı bir manik atak sırasında sol elinin parmağını vuran, çok kez intihar girişimleri nedeniyle hastanede yatarak tedavi gören ressam. “ Hastalık, delilik ve ölüm beşiğimin başucunda nöbet bekleyen ve ömrüm boyunca yanımdan ayrılmayan kötü meleklerdir…" diye yazdı. Oyunculuk becerileri ve güzelliğinin yanı sıra Hollywood da yaşam tarzı ve yaptığı çok sayıda evliliğiyle de tanınan iki Oscar ödüllü Elizabeth Taylor Hollywood'un altın çağının büyük oyuncularından biri olarak kabul edilir. 60 ‘ın üzerinde film ve dizide oynayan, birçok seslendirme yapan güzel oyuncu 79 yaşında kalp yetmezliğinden vefat etmiştir.

Hiç yorum yok: