3 Mayıs 2013 Cuma

HEKİMLİK ve ETİK – IV

HEKİMLİK ve ETİK – IV “Aristoteles’e göre etik, insanbilimi üstüne kurulur. Ruhbilim insan doğasını araştırır; bundan ötürü, etik, uygulamalı ruhbilimdir.” Erich Fromm 25 yaşında erkek hasta. Ergenlikten beri bipolar tedavisi görmekte. Eğitim ve çeşitli nedenlerden dolayı farklı şehirlerde yaşadığı için farklı hekimlerin kontrolünde tedavi devam etmektedir. Ve tüm hekimlere bayılma krizlerine girdiğini, çocukluğunda epilepsi nöbetleri yaşadığını ve bu konuda tedavi gördüğünü anlatmaktadır. Yıllar geçtikçe bir düzelme söz konusu olmadığından dolayı hasta daha da büyük bir bunalıma sürüklenmekte, hasta ve yakınları çaresizlik içinde çözümü farklı psikiyatri arayışlarında bulmakta buda her şeye sıfırdan başlama anlamını taşımaktadır. Bir tavsiye üzerine gidilen son psikiyatr çocukluktaki bu epilepsi nöbetleri üzerine yoğunlaşarak öncelikle iyi bir nörologa gidilip klinik testlerin yapılmasını, nöroloğun görüşüne göre tedavinin seçilmesi gerektiğini söylüyor. Ve nörolojik incelemenin sonucunda epilepsinin bipoları tetiklediği, bipolar tedavi için kullanılan ilaçlarında epilepsiyi tetiklediği anlaşılıyor. Sonuç : Hasta, nörolog ve psikiyatrın işbirliği ile ilaç tedavisine alınıyor. * * * Hasta 45 yaşında ve genetik kas hastası. Ameliyat olması gerekiyor. O yaşa kadar ailesinden ve çevresinden gizlediğini belirterek bu genetik rahatsızlığını ameliyatı yapacak cerraha söylüyor. Cerrah nörolojiden görüş almak üzere hastayı nörolojiye sevk ediyor. Nöroloji, hiçbir tetkik ve imceleme yapmadan hastanın anlattıkları doğrultusunda bir teşhis koyarak rapor hazırlıyor. Ve ameliyatın riskli olacağını bildiriyor. Cerrah bu rapor doğrultusunda ameliyatı yapamayacağını ve bu durumu aileye bildirmek zorunda olduğunu ifade ediyor. Hastanın durumunu bilen kas hastalıkları konusunda yıllarını vermiş belki de bu raporu hazırlayan hekimlerin hocası, nörolog aranarak durum anlatılıyor. “Tüm kas hastalıklarında olduğu gibi bir risk olabileceği ama hastanın durumunun raporda anlatıldığı gibi olmadığını çok hafif seyreden bir rahatsızlık olduğunu bunun içinde önlem olarak, ameliyatta ………… ilacın kullanılabileceği”ni söylüyor. Hekim olmayan bir kişinin cerraha ya da diğer hekimlere böyle bir ilaç ismiyle gidilmesinin yanlış olacağı düşüncesi ile kendisinin hekimlere arattırılmasında sakınca olup olmadığı sorulunca ve müspet yanıt alındığı halde, ne nöroloji ne cerrah bu uzmanı arama zahmetine katlanmadan ameliyata karar veriliyor. Sonuç :Bilinci yerinde olan bir hastanın ameliyat iznini, aileden almak adına hastanın özel durumunun açıklanması. * * * Evlilikleri bitmiş genç bir çift. Eşlerden biri psikiyatrik tedavi görmüş ve tedavi görmüş eş boşandığı eski eşini boşanmadan aylar sonra arayarak yeniden evlenme talebinde bulunmuş. Bu talebi alan eş son yıllarda ki eski eşinin tedavisini yürüten psikiyatrı arayarak “Yeniden evliliği düşünmediğini, fakat eski eşinin bu talebini reddederse, hastalığı konusunda olumsuz bir etki yaratıp yaratmayacağını” sorar. Aldığı yanıt: “Birlikte gelin görüşelim” Bunun üzerine kendi psikiyatrı ile görüşerek önemli olanın kendi akıl sağlığı olduğunu, eğer eski eşini seviyor ve mücadele etmek istiyorsa bu karara hekim olarak saygı duyacağını ama bu talebi reddederse bu reddedişten dolayı eski eşin rahatsızlığına olumsuz bir etkisi olmayacağını öğrenmesi üzerine bu talebe olumsuz yanıt veriyor. Sonuç :Son yıllardaki sağlık sisteminin Hekim-hasta yerine hekim-müşteri odaklı hale getirilmesi. Fazla da sıkmamak adına örnek vakaları burada kesiyorum. Bu vakaları bir sonraki yazımda yorumlayacağım.

Hiç yorum yok: