29 Mayıs 2013 Çarşamba

BİLİM ve DOĞMATİZM – I (Projeler)

“Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” Mustafa Kemal ATATÜRK, 1 Kasım 1937 TBMM’ndeki son konuşmasından Milli Eğitim Bakanlığı ile TÜBİTAK arasında imzalanan ve TÜBİTAK Bilim ve Toplum Dairesi tarafından yürütülen “Eğitimde İşbirliği Protokolü” kapsamında ülkemizde bilim kültürünün geliştirilmesine yönelik olarak 4006 TÜBİTAK Bilim Fuarları Destekleme Programı açılmıştır. “TÜBİTAK Bilim Fuarları”, 5-12. sınıfta okumakta olan öğrencilerin öğretim programı çerçevesinde ve kendi ilgi alanları doğrultusunda belirledikleri konular üzerine araştırma yaparak, araştırmalarının sonuçlarını sergileyebilecekleri, öğrenciler ve izleyiciler için eğlenerek öğrenebilecekleri bir ortam oluşturmayı amaçlamaktadır. TÜBİTAK Bilim Fuarları ile hedeflenen genel amaçlar şunlardır: . Bilimin ve bilimsel çalışmaların yeni nesiller tarafından benimsenmesinin teşvik edilmesi, 0. Bilimin günlük hayatla ilişkilendirilmesi, 0. Araştırma tekniklerinin, bilimsel raporlamanın ve bilimsel sunum becerilerinin tabana yayılarak genç bireylere kazandırılması, 0. Farklı gelişimsel ve bilişsel seviyedeki her çocuğa bilimsel proje yapma fırsatının sunulması, 0. Öğrencilere bilimsel proje yapma ve paylaşma konusunda yeni ortam ve olanakların yaratılması, 0. Öğrenciler üzerindeki yarışma baskısının ortadan kaldırılarak bilimin eğlenceli taraflarının ön plana çıkarılması, 0. Farklı sosyo-ekonomik seviyedeki bölge okullarının bilimsel projelere eşit katılımının sağlanması, 0. Gerçek hayattaki soru ve sorunlara çözüm bulunmasında bilimin ve bilimsel çalışmaların öneminin öğrenciler tarafından uygulayarak/yaşayarak öğrenilmesinin sağlanmasıdır. Yukarıda ki amaçlar doğrultusunda Türkiye çapında belirlenen 1000 pilot okuldan biri olan Kırklareli Atatürk Anadolu Lisesi’nin 15 Mayıs 2013 tarihinde düzenlediği “Tübitak Bilim Fuarına” katılma ve projeleri inceleme fırsatı buldum. Fuar izlenimlerimi ve düşündürdüklerini paylaşmadan önce o genç beyinlerin emeklerine sahiplenmeleri, projelerini büyük bir heyecanla anlatmaya çalışmaları, sorulan sorulara yanıt verme çabaları, yanlış yanıt vermeme korkularından kaynaklı utangaçlıkları açıkçası görülmeye değerdi diye düşünüyorum ve hepsini kutluyorum. Özellikle bölgemizi ve ilimizi direkt olarak ilgilendirdiği, ekolojik çözümler üretmesi açılarından birkaç projeden bahsetmek istiyorum. İlki “Kırklareli’nde Rüzgar Gülü- Ver Enerjiyi Yak Ampulü” Amaç Rüzgar enerjisini kullanarak Kırklareli’nde kaç hanenin elektrik ihtiyacının karşılanmasını bulmak. İl Meteoroloji Müdürlüğünden alınan verilerle bir rüzgar türbininin ayda 40.320 kWh enerji ürettiğini bularak, ortalama bir hanenin de ayda 200 kWh elektrik enerjisi kullandığı varsayımından bir türbinin 201 hanenin elektrik enerjisini karşılayabileceği sonucuna ulaşmışlar. Bölgenin rüzgar enerjisi potansiyelinin oldukça verimli olması, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak, doğal yaşam ortamlarının bozulmasını engelleyeceği gibi, Belediye gibi kurumların ucuz enerjiyi bölge insanına ulaştırması, kalkınmada öncülük edebileceği sonucuna varmışlar. Bu sonuçlara şehir merkezi ölçüm istasyonundan ulaşılması, daha yüksek kesimlerde kurulacak türbinlerin çok daha fazla verimlilik sağlayacağı öngörüsünü de ekliyorlar sözlerine. İkinci projemiz “Yoksa Siz Hala Bahçenizi Kendiniz mi Suluyorsunuz?” Daha az enerji kullanarak sudan ve zamandan tasarruf sağlamak. Projenin teknik detayları anlatıldı. Kısacası sensörler aracılığı ile kuruyan toprak otomatik olarak devreye giren motor aracılığı ile depodan yeterli miktarda sulanabilmekte bunun sonucunda da; en iyi denetimle yüksek randımanlı sulama yapabilmek, damla sulama yöntemi ile bitkinin gübre gibi besin maddelerinden en üst düzeyde yararlanmasını sağlayarak gübre tasarrufu yanı sıra yabancı otlarda azalacağından işçiliği en aza indirmek, bitkinin toprak üstü organları ıslatılmadığından bitki hastalıklarının gelişmesini önlemek, toprak yüzeyi kuru tutulduğundan toprak işleme, ilaçlama, hasat ve taşınmanın kolaylaştırılarak tarımsal işlemlerin en aza indirilmesini sağlamak. Üçüncü proje “Isıtıcımız Dünya”. Topraktaki ısı enerjisi kullanılarak evlerin ısıtılabilmesi. Bunun içinde bir küçük buzdolabı parçalanarak uygun parçalarını (buharlaştırıcı, yoğunlaştırıcı, kompresör v.b.) kullanılarak düzenek kuruluyor ve özel bir termodinamik çevrim olan carnot çevrimi ile enerjinin sıcak bölgeden soğuk bölgeye aktarılmasını gerçekleştiriyorlar. Hatta klimanın çalışma prensipleri uygulanırsa kışın ısıtma, yazın soğutma yapılabileceğini, fakat maliyetin yüksek olması nedeni ile bunu tercih etmediklerini belirtiyorlar. Son olarak ta ekolojik bir proje olan ve atmosfere karbondioksit salınımını % 80 azaltan basit, basit olduğu kadarda önemli bir projeden söz etmek istiyorum. Özellikle doğalgaz bacalarından salınan karbondioksit salınımına yönelik bir proje. Doğalgaz bacamızın önüne yapılan basit bir düzeneğe emici bir madde ile kireç suyu koymak. Kireç suyu karbondioksidi emerek kireç taşına dönüştürüyor ve bu kireç taşları da inşaat malzemesi olarak kullanılabiliyor. Ortamda ki karbondioksit ile dahi kireçtaşına dönüşen malzeme standlarında sergileniyordu.

Hiç yorum yok: