13 Şubat 2013 Çarşamba

AKIL TUTULMASI-GÖRÜNÜM GAZETESİ-13.02.2013

SAĞLIKTA SÜREKLİLİK Sağlıkta süreklilik genel olarak bir hekimle, uzun süreli, tabiri caizse beşikten mezara kadar süren ilişkidir. Ne yazık ki modern toplumlarda bu süreklilik ne hasta tarafından ne de hekim tarafından uygulanamamaktadır. Sağlıkta sürekliliğin sağlanabilmesi kronolojik, coğrafi, birimler arası, kişiler arası, bilgisellik, ulaşılabilirlik ve yerleşik olma özelliklerini içermektedir. Kronolojik süreklilik hastanın tıbbi kayıtlarını aynı yerde toplamak, sağlık ekibinin hizmet kalitesini arttırmak ve işlemleri koordine etmek olarak açıklanabilir. Coğrafi süreklilik hastanın nerede olduğuna bakmaksızın hizmetin sürekliliğini ifade eder. Disiplinler arası süreklilikte ise farklı tıbbi uygulamalardan yararlanılmak istendiğinde önceki bilgilere ulaşmayı hedefler. Kişiler arası süreklilik hasta ve hekim ilişkisidir. Bu ilişkide hastanın hekime güven duyması tedavinin çok daha olumlu sonuçlanmasına neden olmaktadır. Bilgisel süreklilik yukarıda değindiğimiz gibi farklı hekimler olsa da hastanın birikmiş bilgisine erişmeyi ve bu bilgiyi kullanarak hizmet kalitesini arttırmayı ifade etmektedir. Ulaşılabilirlik, etkin randevu sistemi ile hastanın her istediğinde hekime ulaşabilmesini anlatmaktadır. Yapılan birçok çalışma sürekli bakım almayan ve hastanede yatmakta olan hastalarda hata oranının arttığı göstermiştir. Hatta ayakta tedavi edilen hastalarda sürekli bakım sağlandığında hastaneye yatış oranlarının azaldığı gözlemlenmiştir. Bilgisel süreklilik sağlandığında, daha az laboratuar tetkiki istenerek veya tetkiklerin tekrarından kaçınılarak sağlık bakım masraflarının düşmesi sağlanmış olacaktır. Teorik olarak Aile Hekimliği kavramında bunlar öngörülsede pratikte ne yazık ki uygulanmamaktadır. Bu durumda hekimin ayrılması, tayininin çıkması veya hastanın yer değiştirmesi sağlık bakımını çok fazla etkilemeyecek daha sağlıklı bir toplumun adımları atılmış olacaktır. Özellikle Beyinsel (Akıl ve Ruh Sağlığı) Rahatsızlıklarda sürekliliğin önemi çok daha fazla artmakta, bu alanda uzmanlık gerektiren tanıların zorluğu, tedavi ya da hastalığın kontrol altına alınmasının uzun süreli ve pahalı olması, her hekim değişikliğinde aynı sürecin tekrarlanması hasta veya yakınlarını bıktırıp tedaviden vazgeçmelerine neden olmaktadır. Üniversitelerin teorik olarak bilimsel yöntemlerle açıkladıkları bu sürecin pratiğini Devletin sağlaması gerekmektedir. Yine de bu süreçte meslek kuruluşlarına da görevler düştüğünü düşünüyorum. Bunu da sonraki yazımda örnekleyerek vermek istiyorum. (***) Bakımda Süreklilik konusunda Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’ndan Prof.Dr.Nafiz BOZDEMİR, Uz.Dr.Sevgi ÖZCAN ve Arş. Gör. Dr. Tülin SEZER’in “Bakımda Süreklilik” adlı çalışmasından yararlanılmıştır.

Hiç yorum yok: