8 Şubat 2013 Cuma

AKIL TUTULMASI-GÖRÜNÜM GAZETESİ-08.08.2913

DENİZ’İN ÖYKÜSÜ Yetmişli yılların kaosunun devam ettiği dönemler. Liseyi taşrada bitirmiş bir gençtir Deniz. Üniversite kazanılmış ailede çocuklarını büyük şehre göndermenin sıkıntısı. Kayıtlar yaptırılmış hangi tarihte açılacağı belli olmayan bir okul. Her gün ölümlerin olduğu, gençlerin iki kutba bölündüğü, çatışmaların devam ettiği, siyasilerin inatlaşmaları yüzünden yönetilemeyen ülkede terör yılları. Okul açılana kadar “kimseyle arkadaş olma”,”düşüncelerini belli etme”, “yalnız dolaşma”, “okuldan direkt eve git”, “akşamları kesinlikle dışarı çıkma” telkinleri ile geçen günler. Deniz’in bu dönemlerde sadece bunlar değildir sorunu. Gençliğe adım atılan ilk yıllar. Büyük şehre adapte olabilecek mi, aileden ayrı ilk kez yalnız başına yaşam nasıl olacak, arkadaş edinebilecek mi?. Okul açılmış ve Deniz başlamıştır okula. Her okul, her semt, her mahalle farklı bir düşüncenin, siyasal fikrin egemenliğindedir. Karşı görüşlü öğrenciler gruplar halinde gitmektedir okullarına. Ders anlatılan, bilim öğrenilmesi gereken sınıflar birer çatışma alanıdır. Taşradan gelmiş büyük şehre adapte olmaya çalışırken, okuldan konakladığı yere gidene kadar yedi-sekiz farklı siyasal düşüncenin olduğu semtlerden geçmektedir. Sürekli bir tedirginlik, telkinlerin de etkisi ile ürkek bir kuşa dönüşmüştür. Günler haftaları haftalar ayları kovalamış ve bu baskıların neticesinde mide problemleri başlamıştır Deniz’de. Üniversitenin sağlık kurumu Mediko Sosyal Merkezi ikinci adresi olmuştur. O dönemlerde özerk olan üniversitelerin bu sağlık kurumları da tam teşekküllü küçük bir hastaneden farksızdır. Ailenin sosyal güvenlik kurumlarına bağlı olup olmamasına bakılmaksızın tüm dallarda bütün öğrencilerine hizmet vermektedir. Deniz, şanslıdır biraz da çünkü hekimi özellikle mide problemlerinin stresten kaynaklandığını bildiği için ilaç yanında nerede ise terapi de yapmaktadır. Bu kaos ortamından boğulduğunu hissettiği dönemlerde midesi için zorunlu olmasa da hekiminin müsait olduğu durumlarda sırf sohbet için soluğu hekiminin yanında almaktadır. Yavaş yavaş arkadaşlıklar edinilmiş, büyük şehrin zorluklarına karşı adapte olunmaya başlanmıştır. Mediko Sosyal Merkezinde Psikiyatrik ve psikolojik destek verildiği halde tabularında etkisi ile, toplum arasında “deli doktoru” olarak telaffuz edilen psikiyatri hekimine damgalanmamak adına gitmekten korkmuştur. Bir gün hekiminin; -Deniz, ben dahiliye uzmanıyım, istersen psikiyatra da gidersen uzmanlık alanı olduğu için bilinçli bir terapi görürüsün, hem de midendeki rahatsızlığın nüksetmemesi için tedavine de yararı olur sözleri bile ikna edememiştir Deniz’i. Okulunda ki eğitim olaylardan dolayı sürekli kesintiye uğramakta, okulunun aylarca kapalı olduğu dönemler yaşanmaktadır. Eğitim takvimi de dolayısı ile sıkışmaktadır. Yine sınavların yoğun olduğu böyle bir dönemde çaresizlikle hekimine başvurur ve hekimin önerisini yinelemesi üzerine ilk psikiyatrı ile tanışır. Deniz, okulu bitene kadar her başı sıkıştığında psikiyatrına başvurur. Ve bu kaos ortamından en az hasarla çıkmasında ki en büyük etkenin psikiyatrı olduğunun bilincine belki de yıllar sonra varacaktır. Okul bitmiş yaşam mücadelesi başlamıştır. Yıllar yılları kovalamış, evlenmiş çoluk çocuğa karışmıştır artık. Yaşamın zorlukları karşısında aklına ilk gelen isim okul yıllarında ona yol gösteren psikiyatrıdır. Uzun yıllar sonra yine bir rastlantı sonucu yolları bir kez daha kesişir. Ve bir daha ailevi problemlerin de olsun, çocuklarını yetiştirme konusunda olsun o korkularını ve tabularını yok eden, hayatına yön çizmesine neden olan ilk psikiyatrı hayatının en büyük şansı olmuştur. Halada görüşmeye devam etmektedir. Bu öyküden konumuzla ilgili çıkarsamaları (Bir önermeden, düşünce yoluyla bir başka önermeye geçme işi,) önümüzdeki günlerde tartışacağız.

Hiç yorum yok: