6 Aralık 2014 Cumartesi

İBN-İ SİNA, EİNSTEİN ve EĞİTİM ŞURASI

“Şarap gerçekten ruhun gıdasıdır. Onun rengi ve kokusu gülün rengini ve rayihasını bastırır. Tad bakımından bab öğüdü gibidir; acı fakat yararlıdır. Şarap içmek cahile göre batıl, bilgin yanında haktır. Aklın fetvası ile âlime helal olmuştur. Şeriat hükümlerinde ahmak olanlar için haram sayılmıştır.” İbn-i Sina Geçtiğimiz günlerde Antalya’da gerçekleşen 19. Eğitim Şurası’nda Cumhurbaşkanının konuşmasından bazı aykırı notları eleştirel aklın süzgecinden geçirmekte fayda var diye düşünüyorum. Şöyle diyor Cumhurbaşkanı; ““Einstein kimdir deseniz? Her gencin diyecek bir sözü vardır. İbni Sina kimdir deseniz? Çoğu bundan habersiz.” Hemen akla neden? sorusu geliyor. Cumhurbaşkanının iddia ettiği gibi eğitimde, “Cumhuriyetimizin ilk yıllarda çok ciddi seferberlik yaşandı. 2002 yılında bizim hükümetimizi devir almamıza kadar çok ciddi bir duraklama dönemi yaşandı.” Yaşı 50’yi aşmış ben yaştakiler o ciddi duraklama döneminde yetişen, eğitim gören ama bilim tarihine damga vurmuş bu iki büyük insanı da çok iyi tanıyan kuşaktanız. Derslik sayısının arttırılması eğitim kalitesini arttırmaz. Ayrıca nitelikli öğretmenden bahsediyor Cumhurbaşkanı. Nitelikli öğretmen yetiştiren kurumlar, öğretmen okulları kapatılırsa, Öğretmen yetiştiren kurumlardan mezun olanlar atanmaz, üniversite öğretimi almış kişilere ücretli öğretmenlik yaptırılırsa nasıl olacak eğitimde ki kalite artışı. Yine Cumhurbaşkanı okullara 1 milyondan fazla bilgisayar gönderilmesinden bahsediyor. Ama şunu görmezden geliyor. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte psikiyatri yeni bir bağımlılık türü ile ilgilenmeye ve önlem almaya çalışıyor. Teknoloji bağımlılığı. Ve son yıllarda bu konuda psikiyatrlara müracaat eden ebeveynlerin sayısında ciddi bir artış olduğunu söylüyor konunun uzmanları. Hatta geçen yıl yapılan kongrede, uzmanlar teknoloji bağımlılığının öğrencilerin kimyasını bozduğunu belirtiyorlar. Hele kitap okumayan bir nesilde bu durum toplumu tamamen kitaplardan uzaklaştıracaktır. Bu şartlarda mı öğrenciye “özgüven” aşılanacak. Dört işlem yapamayan lise öğrencilerinin olduğu dönemde değil bilgisayar, hesap makinası bile yasak olmalı diye düşünüyorum ben lise bitene kadar. İçi boşaltılan müfredatlarla, eğitim vermeye çalışılırsa olacağı budur sanırım. Açıkçası içi boşaltılan okul kitapları ile ilgili olarak değerli çalışmaları olan eğitimci – yazar Mahiye (Morgül) hanım, “Eğitim, çocuğun zihinsel, fiziksel ve ruhsal gelişimini desteklemek içindir” diyerek ekliyor, “2005’te başlayan “her yıl kullan at, içini masallarla donat” kitaplardan “sıfır” çeken nesiller yetiştirildi.” Tabi bu kitaplarla eğitim gören yeni nesillerin İbn-i Sina’yı, Itri’yi, Dede Efendi’yi tanımaması çok normal bence. İlgilenen ebeveynler için 1968 bilimsel Müfredatına göre hazırlanmış ve çocuğu sosyal varlık olarak gören, eğitimde duraklama dönemi olarak adlandırılan dönemde yazılmış çok değerli okul kitaplarına http://www.mahiye.net/kitap.html sitesinden ulaşarak ücretsiz indirebilir ve çocuklarınıza en azından yardımcı ders kitabı olarak okutabilirsiniz. Son olarak Cumhurbaşkanı, “Atalarının kelimelerinde mahcubiyet duyan gençlerimiz var.” diyor. Örnek verdiği İbn-i Sina (980-1037) öncelikle tıp insanı, bilim insanı ve filozof. Tıbbın Kanunu kitabı 17. Asrın ortalarına kadar Batı Üniversitelerinde tıbbın temel kitabı olarak okutulmuştur. Hatta ruhbilimle ilgilenmiş, insanların ruhlarının müzikle tedavi edilebileceğini öne sürerek bu yöntemi geliştirmiştir. Ayrıca İbni Rüşt’ün düşüncesine göre bazı konularda “şeriat ve akıl çelişirse akıl yolu tutulur” mantığı ile yazımın başında ki sözleri de söyleyerek çalışmaları sırasında sürekli şarap içmiştir. Bu yüzden İbn-i Sina’dan mahcubiyet duymalı mıyız onu çözemedim açıkçası !

Hiç yorum yok: