28 Ocak 2015 Çarşamba

RUH SAĞLIĞI ve HUKUK İHLALLERİ

Sağlık Bakanlığı 2011 yılında yayınladığı “Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı (2011-2023)”’nın da “Çoğu mümeyyiz olmayan hastaların düzenli tıbbi ve hukuki kayıtlarının olmaması ve ilgili yerlerin haberdar olmaması nedeniyle yanlış hukuki işlemler yapılabilmekte ve hasta ve/veya ikinci kişilerin hak ihlali söz konusu olabilmektedir” diyor. Kısacası ülkeyi yönetenler “ben bunları biliyorum ama düzeltmek işime gelmiyor” demek istiyor. Bunu başka türlü açıklamak mümkün değil. İşte yönetenlerin kabul ettiği bu hak ihlallerinden somut örnekler. * * * Eşlerden biri manic depresif, evlilik birliğinin yürümesi mümkün değil. Sağlıklı eş boşanma davası açmak istiyor. Bir hukukçuya danışıyor. Karşılaşacağı sorunları hukukçu gözü ile görelim. “İşler oldukça karışıcak, şimdi yapılması gerekenler şöyle ; 1. ..................... Sulh Hukuk mahkemesine başvurarak, eşin akıl hastalığı nedeniyle , kısıtlanması ve kendisine kayyum tayin edilmesi ile , tedbir talep edilecek. Bu davada, yattığı klinikteki dosyası getirtilecek, Kendi isteği ile en yakın ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatarak müşahede altına alınamazsa, Polis veya jandarma zoruyla bulunup zorla götürtülecek. Oradan gelecek rapora göre de kendisine kayyum atanacak veya temyiz kudretinin yerinde olduğuna kanaat getirilirse atanmayacak. Bu davayı açarken, elde ne kadar rapor, epikriz , doktor görüşü vs. varsa koyulacak ayrıca, borç dökümü ve bu borçların belgeleri konulacak ( hesap ekstreleri vs.) 2. .......................... aile mahkemesine dava açılarak akıl hastalığı sebebiyle boşanmaya karar verilmesi istenecek. Bu dava doğal olarak sulh hukuk mahkemesinde ki kayyum atama davasının sonucunu bekleyecek o dava bittikten sonra Bu davaya devam edilecek. eğer kayyum tayin edilirse , kayyuma karşı dava yürütülecek. Burada boşanmaya karar verilebilmesi için hem akıl hastası olması, hem de bu hastalığının tedavi ile geçememesi ve bu hastalık nedeniyle evliliğin çekilmez hale geldiğinin ispatlanması gerekiyor. 3. ................... 3. asliye hukuk mahkemesindeki ayrılık davasına girilecek bu davada eşinin akıl hastası olduğu ve kendisine kayyum tayin edilmesi için sulh hukuk mahkemesine dava açıldığı bu davanın sonucunun beklenmesi istenecek. Kayyum davası sonuçlanınca diğer aile mahkemesindeki dosya ile birleştirilmesi talep edilecek. 4. Bu işlemler için ilk adımı attıktan sonra artık kamu düzenini ilgilendirdiği için karşı tarafla anlaşma mümkün değil, anlaşıp davaları geri çekmek mümkün değil, sonuna kadar gitmek gerek, istense bile en başa dönülemez. Çünkü akıl hastalığı kamuyu ilgilendiren bir olay. Ondan sonra muhatab kayyum olacak. 5. Tabi bu arada karşı tarafta aleyhte gerek boşanma davasında karşı dava olarak gerek bağımsız tazminat davaları açabilir. Bunlar kuvvetle muhtemel şeyler, ayrıca karşı taraf saldırganlaşacaktır. Buna da hazırlıklı olunmalı. 6. Tabi karşı tarafla anlaşma imkanı kalmayacağı için anlaşıp ortak malların satışını istesek bile satılamayacak. 7. Söz konusu maraton çok uzun bir maraton, gerek yapılacak suçlamalar ve polis, jandarma olayları, gerek davanın çok uzun süreceği göz önüne alındığında çok zor bir süreç. 8. Bu işin maddi boyutuna gelince ki yapılacak işler çok uzun ve yorucu olacak. Aşağı yukarı en az 3 dava var. Söz konusu davaların bir avukat için baronun en az ücret tarifesine göre ederi.: ...........................,dur.” Empati yapalım, siz olsa idiniz bu durumda ne yapardınız ? Ve bu ülkede bu durumda olan on binlerce insan var. Ya kaderine küsüp sineye çekecek, - ki kültürel olarak bu mümkün değil - ya da hasta eşe şiddet uygulayarak ya da öldürerek sorunu kendi kurallarına göre çözecek. * * * Şimdi daha da trajikomik bir somut örneğe geçelim. Yukarıda anlatılan süreçleri yaşamamak için manic depresif bir eşle anlaşmalı boşanma yaşanıyor. Küçük çocuğun velayeti hasta eşe veriliyor. Fakat çocuğun yaşadıklarının ve büyüklerin davranışlarının olumsuz etkilerinden dolayı sağlıklı eş velayet davası açıyor. Dava dosyasına daha önce tedavi gördüğü hastanenin “Bipolar Affektif Bozukluk Manic Epizod” teşhisli raporu ekleniyor, Bilirkişi olarak sunulan Psikiyatrın “Manic döneminde alkol kullanımının arttığı, evden kaçıp otellerde kaldığı, çocuğuna şiddet uyguladığı, tedavi ve kontrol altında bu durumların yaşanmadığı fakat tedavi almadığı için velayetin bu şekilde kullanılması zordur” şeklinde ki raporu, Sosyal uzmanın diğer eşe karşı olumsuz davranışlar konusunda ailenin uyarıldığı şeklindeki uyarılarına rağmen velayet hasta eşte bırakılmıştır. * * * Neyse ki bu ülkede karara bağlanmış davalar hakkında yayın yasağı olmadığı için bunları rahatça yazabiliyorum. Tabi o çocuğun geleceğini, bu gününü bilmiyorum ama tahmin etmek dahi istemiyorum. Bu ortamda büyüyecek, ileride potansiyel suçlu mu, bağımlı mı olacak meçhul. Ya da hasta yakınının hastalığını kabul etmeyerek ona yabancılaşıp isyankar mı olacak? Burada hakim kişisel tercihini nasıl kullanabilir bilemiyorum. Vicdanları ne kadar rahat o da meçhul. Ama bir “Ruh Sağlığı Yasası” olsa bunların yaşanmayacağını düşünüyorum. İşte bu yüzden “Ruh Sağlığı Yasası- Çok Geç Olmadan” diyorum https://www.change.org/p/ruh-sa%C4%9Fl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-yasas%C4%B1-%C3%A7ok-ge%C3%A7-olmadan

Hiç yorum yok: