8 Ekim 2014 Çarşamba

YALNIZLIK

“İnsanoğlu, Ey İnsanoğlu!... Anlaşılamayan, alışılamayan, şefkat ve nefret dolu, yapayalnız insanlar… Aşık olur kimi, bir kalbe, bir bedene, bazense hiçliğe boşluğa. Özler insan, hemde delicesine, iliklerine kadar özler. Hasret duygusu kaplar her yerini, yutar adeta, esir alır sanki benliğini. Nefret eder insan, hayattan, sistemden, kendinden… İsyankardır genelde, sıkıcı hayatına renk katmaya çalışır rutinlikten kaçınır ama bilmez ki hayatının bir kadrajdan ibaret olduğunu, kadrajdan taşarsa o hayat, görüntü bulanıklaşır, kayboluverir… Eğlenir insan, daha doğrusu öyle zanneder, bedeni güler fakat ruhu ağlar, aydınlatamaz bedenindeki karanlığı. Ağlar, kaçar, düşünür…İşte budur insan, anlatması bu kadar kolay anlaması ise bir o kadar zordur. Bir nota dizisinden ibarettir hayat. Çalgının gitar, kaynağın ruh olduğu ahenk ve uyum içinde giden bir dizi ama çoğu zaman nota kaçırır, kalınlaşır hatta kopana kadar incelir hayat. Ama kopmaz, bir arkadaş, sevgili, anne, baba veyahut bir şarkı ayakta tutar o teli, izin vermez kopmasına. Hata yapar insan evladı. Pişman olacağı hatalar. Ancak kaçırdığı teli unutamayıp şarkıyı bırakanlar kaybederler. Şarkıya elinden gelenin en iyisi ile devam edenler mutlak kazananlardır. Bazen kendimiz bir ritim yaratırız, bir yerlere bağlı kalmadan, inişli, çıkışlı… İşte bu ritimde hata yoktur her nota bizim doğrumuzdur, bir yaşanmışlıktır. Bazen bir gitar yetmez hayata, farklı sesler gerekir yaşam ordusuna. Azraile karşı savaşanların tarafına. Bir umut gerekir bazen. Bir ışık. Bir alem gerekir müziğin ruhuna…” (ÖEV) Yalnızlık veya yalnız kalma bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetme duygusudur. Yalnızlık arkadaş eksikliğinden veya başkalarıyla birlikte olma arzusundan daha da öteye giden bir duygudur. Yalnızlık duygusu sıradan bir yalnız olma halinden farklıdır. Bazen insanlar bilinçli olarak tek başına kalmayı tercih ederler ve yalnız olmaktan zevk alırlar. Bu yalnızlık duygusundan farklı bir durumdur. Yalnızlık duygusu istek dışı bir yalnız kalma durumundan dolayı ortaya çıkar. Yalnızlık duyan insan terkedilme, dışlanma, depresyon, güvensizlik, umutsuzluk, anlamsızlık, değersizlik ve kızgınlık duygularıyla doludur. Kendisinin hiç kimsenin sevgisine değer olmadığını düşünür, o yüzden de sosyal yaşamında zorluk çeker. Bu durum yalnızlık duyan insanın diğer insanlarla sağlıklı sosyal ilişkiler kurmasına sekte vurabilir. Endüstrileşme ve modernleşme hareketiyle; özellikle de telefon, cep telefonu, televizyon, bilgisayar, internet kullanımının yaygınlaşması ile birlikte uzaklar yakın, özel alanlar kamusal, mahremler aleni olurken, sosyal hayat da yerini yavaş yavaş bireysel hayata ve o da yalnızlığa bıraktı... Evet toplumumuzun geleceği ergen ve gençlerin ne duruma geldiğini örneklemek için bu örnek verilmiştir. Çünkü yukarıda okuduğunuz tırnak içinde ki yalnızlık duyguları 17 yaşında bir ergene aittir. Ergenlerin yalnızlık düzeylerini etkileyen en önemli kaynaklardan biri kuşkusuz ailedir. Bu dönemde aile içi ilişkiler daha da önem kazanmaktadır. Bu durumun farkında olmayan aileler ergenlerin ruh halini anlayamamakta ve dolayısıyla yeteri kadar destek olamamaktadırlar. Bu yüzden okul psikolojik danışmanları bireyin yalnızlık duygusunun fark edilmesi ve önlenmesine katkıda bulunmak amacıyla anne babalara ergenlik döneminin özellikleri konusunda eğitici seminerler verebilirler. Akıl sağlığının gittikçe bozulduğu, eğitim sisteminin bilimsellikten uzaklaştığı, hele hele rehberlik hizmetlerinin nerede ise olmadığı eğitim sistemimizde bu ülkenin geleceğinden endişe etmek yeterli olmamalı sanırım. Yorumu sizlere bırakıyorum.

Hiç yorum yok: