16 Nisan 2014 Çarşamba

RUH SAĞLIĞI YASASI VE SİYASAL YAKLAŞIM

Seçimler öncesinde Sağlık Bakanlığı kamu özel ortaklığı ile yapılacak şehir hastanelerine ilişkin yasa değişikliğini 1 Mart 2014 tarihinde yürürlüğe soktu. Yangından mal kaçırırcasına yürürlüğe sokulan yasa değişikliğinin gerekçesini Sağlık Bakanı katıldığı bir seçim gezisinde itiraf ediyor: Türk Tabipler Birliğinin açtığı davalarda iptal kararı çıkması halinde projelerin devamını sağlamak. Peki TTB neye karşı: kamu özel ortaklığı ile hastane yaptırılmasına, sağlık hizmeti satın alınmasına, hastanelerin kapatılarak merkezlerde toplanmasına, mevcut hastane binalarının bu yolla kamudan alınarak şirketlere devredilmesine, ormanlara el konulmasına. Yargı kararlarına uymakla yükümlü olan bakanlık ne yapıyor, kararları aşmak için yasa çıkarıyor. 16 Şubat 2011 tarih ve 7364 sayılı Makam Onayı ile yürürlüğe konulan “Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri Hakkında Yönerge” yürürlükten kaldırılarak yerine 06 Mart 2014 tarih ve 9453 sayılı Bakan Onayı ile yenisi yürürlüğe konuluyor. Bu Yönergenin amacı Madde 1’ de ağır ruhsal bozukluğu olan hastalara, toplum temelli ruh sağlığı modeli çerçevesinde bireysel işleyişi iyileştirmeye dönük etkin tedaviler sunulması, psikososyal destek hizmetlerinin verilmesi, takip ve tedavilerinin yaşadıkları ortamda, birinci basamak sağlık hizmetlerine entegre biçimde sunulabilmesi için Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna bağlı yataklı sağlık tesisleri bünyesinde faaliyet göstermek üzere toplum ruh sağlığı merkezlerinin kurulması ve işleyişi, asgari standartlarına ilişkin usul ve esasların belirlenerek hizmetin etkin ve ulaşılabilir bir şekilde sunulmasını sağlamaktır. Anlaşılacağı gibi tüm devlet hastanelerinde yataklı psikiyatr servisleri kurulması amaçlanmakta. Tabi ki konunun muhteviyatı ve işlerliği, toplum odaklı olup olmadığını konunun uzmanları Türk Tabipler Birliği, Türkiye Psikiyatri Derneği ve ilgili diğer meslek odaları, dernekleri inceleyerek gerekli açıklamaları, bilgilendirmeyi sürekli yaptıkları gibi yılmadan yeni değişiklikler konusunda da yapacaklardır. Geçtiğimi günlerde sosyal medyada ilimizin muhalefetteki vekili bir kanun tasarısının (Danıştay kanun tasarısı) tümü üzerinde partisi adına konuşacağını, konuşmasının ana hatlarını belirlediğini, parti olarak bu kanunla ilgili kamuoyunu her yönü ile bilgilendireceği bilgisini paylaşıyor. Takipçilerinden bir kaçı da “Konuşmanın ötesinde ne yapacaksınız” diye soruyor. Vekilin yanıtı trajikomik mi, dalga geçmek mi vatandaşla ben çözemedim, yorumu sizlere bırakıyorum. “Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısını Ocak ayı içerisinde adalet komisyonunda görüştük. Parlamentoda ne yapılacaksa onları yapıyoruz. Hatta fazlasını. Bu ülkenin üniversiteleri, baroları, sendikaları, hukukçuları, medyası , yazarları, cumhurbaşkanı da görevlerini yapmalı.” Hükümet yargıdan kurtulmak için yasa çıkarıyor, muhalefet sorumluluktan kaçıyor. Diğer vekiller farklı mı? Hayır. Çünkü, konumuzla ilgili olduğu için Ruh Sağlığı Yasası taslağının yedi yıllık ve Ruh Sağlığı Platformunun dört aylık öyküsünü o zamanın Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Sn. Prof. Şahika Yüksel şöyle anlatıyor 2007 yılında. “Sevgili üyelerimiz, Bilindiği gibi, taslak hazırlık çalışmaları Türkiye Psikiyatri Derneği'nce 1999’da başlanılan, 2002'den bu yana defalarca Sağlık Bakanlığı’ndan ilgililere sunulan Ruh Sağlığı Yasası'nın gerçekleşmesi yönünde bir kampanya yürütülmektedir. Son dört ayda yaşanılan önemli gelişmeleri size özetlemek istiyoruz. Türkiye Psikiyatri Derneği 2006 Ağustos’unda Türk Nöropsikiyatri Derneği ile birlikte Türkiye’de ruh sağlığı alanında politikalar ve ilgili stratejileri oluşturmak için bir çağrıda bulundu. Gerek koruyucu gerek tedavi edici sağlık hizmetlerinde yasal, maddi, manevi pek çok sorun yaşayan meslek dernekleri ve hasta ve hasta yakınları dernekleri bu çağrıyı önemli buldu. İlk katılan 14 kuruluşla bir Ruh Sağlığı Platformu (RSP) kurulmasına karar verildi. Ülkemizin bu alanda yasası olmayan ender ülkelerden biri olması nedeniyle, ruh sağlığı yasası talebi RSP tarafından ilk hedef olarak seçildi: "Ruh Sağlığı Yasası-Hemen Şimdi" kampanyası başlatıldı. Ekim başında İstanbul’da yapılan “3. Uluslararası Stigma Kongresi”nde ruhsal hastalıkları olan kişilerin yaşadığı ayrımcılık ve güncel zorlukları ifade eden pankartlar ve “Ruh Sağlığı Yasamı İsterim”, “Ruh Sağlığı Yasası-Hemen Şimdi" pankartları ile sokağa çıkıldı, bir yürüyüş yapıldı. Ardından TPD olarak, “10 Ekim 2006 Dünya Ruh Sağlığı Günü”nde RSP’nin basın toplantısında yer alındı, başta 42. Ulusal Psikiyatri Kongresi (42. UPK) olmak üzere farklı bilimsel toplantılarda stand açıldı, konu meslektaşlarımızla ve basın mensupları ile defalarca tartışıldı. TPD adına MYK üyeleri ve görev grubu sözcüsü Mustafa Sercan fırsatlar yaratarak konuyu, ruh sağlığı yasasının gerekliliğini ve bu konuda RSP’nin talebini seslendirerek gündem oluşturmaya ve konuyu gündemde tutmaya uğraştı. Bu süreçte, Kasım 2006’da Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin TPD başkanını arayarak konuyu önemsediklerini ve bir yasa taslağı hazırlamak istediklerini ifade etti. Konunun uzmanı olarak TPD’nin yasa taslağını iletmemizi istedi. TPD’nin Ruh Sağlığı Yasası ile ilgili çalışmaları bir kere de Sayın Fatma Şahin’e iletildi. TPD’nin 2007 yılbaşı kartı yine aynı talebi ifade ediyordu. Bu kart “Ruh Sağlığı Yasası. Herkes için... Hemen Şimdi!", “2007 yılının Ruh Sağlığı Yasasının kabul yılı olmasını, sağlık ve barış içinde geçmesini dileriz” çağrısı ile bütün milletvekillerine ve basına yollandı. 2006 Aralık ayının son günlerinde Sayın Fatma Şahin’in sözünü tuttuğunu gördük ve konuyla ilgili taslağın TBMM gündemine bir milletvekili taslağı olarak sunulduğunu gazetelerden memnuniyetle öğrendik. TPD MYK olarak konuyu yakından takip ediyoruz ve önümüzdeki dört ay içinde yasamızın Meclis’ten geçeceğini umuyoruz. Bütün meslektaşlarımızı ruh sağlığı yasasının gerçekleşmesi konusunda çaba gösterme, ulaşılabilecek milletvekilleri ile ilişki kurma, basının ve ilgililerin bilgilendirilmesi için TPD’nin başlattığı bu mücadeleyi desteklemeye çağırıyoruz. “2007 yılının Ruh Sağlığı Yasasının kabul yılı olmasını, sağlık ve barış içinde geçmesini dileriz” TPD-MYK adına Prof. Dr. Şahika Yüksel Genel Başkan” Bu bildirinin üzerinden de bir yedi yıl geçti. Neymiş, demek ki meslek örgütleri davalar açıyor, çalışıyor, sorumluluklarını, görevlerini yapıyor. Ne yazık ki sesleri her konuda olduğu gibi özellikle Ruh Sağlığı Yasa’sı konusunda da 15 yıldır siyasilere ulaşamıyor.

Hiç yorum yok: