12 Nisan 2014 Cumartesi

ERGENLER VE SOSYAL MEDYA

Geçtiğimiz ay başlayan ve Hükümetin, Anayasa Mahkemesi kararlarını bile kabullenemediği sosyal medya yasakları hala gündemi meşgul etmekte. Diğer yandan hükümet eğitim kurumlarını teknolojik aletlerle donattığını böbürlene böbürlene anlatıyor. Eğitimi sanki teknoloji veriyormuş gibi. Okullara dağıtılan o akıllı tahtaları öğrenci nasıl kullanıyor, nelere giriyor, takip ve kontrolü var mı? Öğrencilere dağıtılan tabletlerin uzun vadeli sonuçları düşünüldü mü? Hele hele ergenlik çağındaki bu çocukları sosyal medyadan nasıl uzak tutacaksınız ? Sen hükümet olarak verdiğin bu teknolojik oyuncakları çocukların eğitimde kullanmasını nasıl sağlayacaksın ? Bu işe girişmeden önce uzman görüşlerini, bilim kurumlarının görüşlerini aldın mı ? Ben veririm, sonra sosyal medyayı yasaklarım, çocuklar giremez mantığı ile mi çözülecek bu işler, yoksa bilimsel çözümler mi üretilecek? Ya da toptan interneti ülkede yasaklarım olur biter ? O zaman ne işe yarayacak dağıttığın bu teknoloji. Kısacası bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Yasaklar, beceriksizliğin bir göstergesi. Beceremiyorum o yüzden yasaklıyorum. Kişisel olarak 12. Sınıf sonuna kadar çocukların eline hesap makinası bile verilmemeli diye düşünenlerdenim. Çünkü hala 4 işlem yapamayan lise öğrencileri var bu ülkede ve büyük çoğunlukta. Zor bir dönem olan ergenliği kolay atlatabilecek eğitimler vereceğine, kontrolünü sağlayamadığın ve yasak ihtiyacı hissettiğin, ileride düşünmeyen, okumayan, yaratmayan genç nesilleri yetiştirmek, beyinlerini uyuşturmak için oyuncak niyetine kullanılan teknolojiyi vermek hangi akla hizmet. Evet, eğitimsiz bir gençlik yaratıp, onları daha kolay yönetebilmek amaç. Siyasilerin, bizi yönetenlerin tek amacı sürü psikolojisinde toplumlar yaratmak. Hükümetlere, siyasilere laf anlatmak mümkün değil. Dolayısı ile bizler, bilimsel ve uzman yaklaşımlarına kulak vererek çocuklarımızı çağdaş gençler olarak yetiştirme gayreti göstermeliyiz. Bu köşenin de amacı bu olduğu için, bilimsel ve uzman görüşlerine mümkün olduğu kadar fazla yer vermeye çalışıyorum. Daha fazla ahkam kesmeden konu ile ilgili olarak yine uzmanına kulak vermekte yarar var. Psikiyatr Prof. Dr. Ayhan Kalyoncu’nun ergenlerin sosyal medya davranışları ve ergenlerin sosyal medya kullanımları nasıl bilinçli hale getirebilir konusunda ki bilimsel görüşlerini en azından fikir vermek adına sizlerle paylaşıyorum. “Sosyal medya mecralarının en önemli ortak özelliği kişilerin akıllarına gelir gelmez istedikleri her şeyi hiç beklemeden anında arkadaşları ile paylaşabilmeleridir. Kişilerin profillerinde ki “duvarlara” yazılan bu paylaşımlar herkes tarafından görülmeye açıktır. Paylaşımlar çok çeşitli şekillerde yapılabilir. Örneğin bu paylaşımlar kendileri ve başkaları hakkında yazılan kısa yazılar, çekilen özel fotoğraflar ve filmler veya diğer web sayfalarına ulaşmak için yazılan linkler olabilir. Çoğu ergenin Facebook profilin de yüzlerce arkadaşı olduğunu göz önüne alırsak, paylaştığı her şeyin neredeyse binlerce kişiye ulaştığı söylenebilir. Ergenler genellikle düşüncesizce ve dürtüsel davrandıklarından yaptıklarının uzun vadeli sonuçlarını düşünmezler. Düşüncesizce yazılmış bir sosyal medya paylaşımının gerçek hayatta nasıl etkisi olacağını hesaba katmadıklarından kızgın oldukları bir anda Facebook’a yazdıkları “Ahmet’ten nefret ediyorum, bulursam onu öldüreceğim” gibi bir cümle kişinin okuldan uzaklaştırılmasına sebep olabilir. Hatta, ”Geçen gün nasıl sarhoş oldum ama!” gibi paylaşımları yapmaktan hoşnut olan ergenler, bu paylaşımlarının gelecekte okul spor takımı seçmelerinde etkisi olacağını düşünmezler. Ergenlerin sosyal medya kullanımlarını bilinçli hale getirilebilir ve dürtüsel istekler sonucu yapılan paylaşımlar azaltılabilir. Psikologlar ve psikiyatristler ergenlerle bu konuda çalışmalar yaparak “paylaşmadan önce düşün” alışkanlığını kazandırabilirler. • “Facebook’ta paylaştığın bu yazıyı bütün okulun önünde okumak nasıl bir fikir olurdu?” gibi bir soruyla ergenin kendisini 800 öğrencinin önünde Facebook paylaşımını okurken hayal etmesi amaçlanır. • “Duygusal olarak istediğin yerde misin?” sorusu ergenlerin kendileri ile ilgili farkındalıklarını arttırma da işe yarar. Böylece ergenler yaptıkları ya da yapacakları davranışların veya söyleyeceği sözlerin kendi duygu durumlarındaki değişimin etkisiyle ortaya çıktığını fark ederler. • “Niyetim yanlış anlaşılmaya müsait mi?” sorusuyla ergen kendi yorum ve paylaşımları hakkında kendini karşı tarafın yerine koyma becerisi kazanır ve sözlerinin yanlış anlaşılma ihtimali olup olmadığını tartar. • “Bu yazacağın paylaşımın acelesi var mı?” ya da “Biraz daha bekleyemez mi?” sorularıyla ergenleri internette aktif olma isteğine iten duygusal dürtülerin yavaşlatılması ve üzerine düşünülmesi hedef alınır. • Ergenlere paylaşımlarını yapmadan önce küçük not kağıtlarına yazmalarını önerebiliriz. Böylece paylaşımlarının internete uygunluğuna karar verebilmek için tekrar düşünmeleri sağlanmış olur. Tabii ki her zaman ergenlerin sosyal medya paylaşımları yapmadan önce bunlar üzerine düşünmelerini, bu paylaşımları ertelemelerini istemek çok da realistik değildir. Bazen ergenlerle sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar hakkında sohbet edebilirsiniz. Bu sohbetler asla “Ben demiştim bak!” ya da “Gördün mü başına ne geldi.” şeklinde olmamalıdır. Örneğin ergene, “Bu paylaşımı daha iyi nasıl yapabilirdin?” diye sorarak sohbete girebilirsiniz. Böylece kullandığı aynı ifade yerine birlikte daha iyi bir ifade bulma arayışı şeklinde aranızda geçen fikir alışverişi ergenin daha sonraki paylaşımları için fayda sağlayacaktır. “ Bizi yönetenlerin davranışları ne kadar ergen psikolojisine benziyor, en azından buradan çıkardığımız ders bu. “……………. genellikle düşüncesizce ve dürtüsel davrandıklarından yaptıklarının uzun vadeli sonuçlarını düşünmezler. “ Noktalı yere Ergenler diyebilirsiniz, yönetenler diyebilirsiniz, siyasiler diyebilirsiniz, eğitimsizler diyebilirsiniz, ebeveynler (genelleme yapmıyorum) diyebilirsiniz. Ve bunu çoğaltmak hele hele bizim gibi ülkelerde çok ta zor olmasa gerek. Resmi internet sitesinde ki bilgi birikiminden yararlanıp, paylaşım yapma konusunda memnuniyetle izin veren Psikiyatr Prof. Dr. Ayhan Kalyoncu’ya teşekkürlerimle.

Hiç yorum yok: