5 Mart 2014 Çarşamba

PARANOYAK AKIL OYUNLARI – I

Yeniden merhaba… Geçtiğimiz Ağustos başından beri yazılarıma ara verdim. Çünkü, bilindiği gibi bu köşenin en büyük amacı, hem dünyada hem ülkemizde gittikçe bozulan Akıl Sağlığı konusunda farkındalık ve bilinç yaratıp, siyasilerin, yönetenlerin, Sivil Toplum Örgütlerinin, aydınlarımızın dikkatini çekip fason gündem tartışmalarından ziyade insan odaklı düşünmeyi merkez alıp bazı konularda ilerleme sağlaması açısından yararlı olmaktı. Sağır, dilsiz, kör üç maymunu oynayan siyasiler, ya da suni gündemler ile halkı oyalayan, satır aralarını okuyamayan aydınlar, insan odaklı değil de güç ve iktidara odaklandıkları için yazmanın hiçbir anlamı olmadığını hissettiğim için ara verdim yazılarıma. Bu, ara vermekten ziyade, depresif bir sonuç belki de. Umudun yitmesi, bu güzel ülkenin, güzel insanlarının görmezden gelinmesi, geleceğin karanlığını hissederek hiçbir şey yapamamanın hissettirdiği soğuk terlerle uyanılan korkunç bir kabus… Tabi ki öncelik ülkemin güzel insanları; diğer yandan sonsuz evrende bir toz zerreciği olan dünyamızın yok olması, kendi kendimizi yok etmezsek daha milyarlarca yıl tek yaşam alanımız olan bu küçük mavi toz zerresinin yok oluşunu görmenin, yaşamanın çaresizliği. Sağlıklı, eğitimli güzel insanlar olmazsa, kapitalizmin afra tafraları havada kalacak belki de. Dolayısı ile eğitimsiz, sağlıksız insan sürülerini gütmek en kolayı, yok etmek için insanlığı. Neyse efendim, bunlar asırlarca yazılan, söylenen gerçekler, her ne kadar sonuç vermesede… * * * * Bu köşenin yazarı genellikle gündemi tartışmaktan kaçınır. Fikri olmadığı için değil aslında, Einstein’ın dediği gibi “Sabit fikirleri yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur.” Hele hele son aylarda ki Cemaat-AKP çatışmasının satır aralarını okumaya çalışıp da bunları yazmamak, bu paranoyak akıl oyunlarımı paylaşmamak, yazımın başındaki düşüncelere ihanet etmek olur sanırım. Açıkçası bu çatışmanın nedeninin dershaneler olduğuna inanmak bana biraz tuhaf geliyor. Çünkü Cemaat ve AKP karşılıklı ilişkilerle güçlenen aynı safların aynadaki görüntüsünden başka bir şey değil. İkisininde amacı Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline dinamiti koyup şeriatı getirtmek. Ekonomik olarak çok güçlü olan Cemaat, dershanelerinin kapatılması ile çökecek değil sanırım. Hoş, birde kendi dershanelerinde çalışan on binlerce öğretmen devlet kadrolarına girecek. Azımsanmayacak bir fikir gücü, transferi olacak bu. Atama bekleyen yüzbinlerce öğretmen dururken, devlet kadrolarını tamamen ele geçirmede ve siyasal güç elde etmede AKP’nin de işine gelecek bir durum belki de. Aynaya tersten bakmıyorlar, ayna önüne geçip amaçları doğrultusunda birbirlerini tamamlıyorlar. Peki, bu savaşın nedeni ne olabilir? İşte paranoyak akıl oyunları burada devreye giriyor. “Akl-ı beşer nisyan ile maluldür” sözünde olduğu gibi en büyük akıl hastalığımız olan unutkanlık belki de bizleri uçuruma sürüklüyor. Çok eskilere 1950’lere gidip, 2013 yılından bugüne geldiğimizde okuduğumuz satır aralarının başlıklarını hatırlarsak: Türk-İslam Sentezi, Yeşil Kuşak Projesi, revize edilmiş hali Ilımlı İslam, son olarak Büyük Ortadoğu Projesi… Suudi Arabistan ve Katar’ın İslam Dünyası’ndaki liderlik yarışı… Sırrı hala çözülemeyen Suudi Arabistan’ın 10 Milyar dolarlık hibesi… Kapanan IMF borcu ! Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı hevesi… Atatürk’ün açıklanması ertelenen vasiyeti : Hilafet… AKP’nin 17 Aralık depremi… Obama’nın telefon dinlemeleri ile ilgili ZDF kanalındaki röportajından çıkan yansımalar… Acaba Fettullah Gülen’in de bir hevesi var mı ? Yoksa ABD Ortadoğu projeleri çerçevesinde heveslendirildi mi ? Çüşşşşşşşşşşş artık diyebilirsiniz, bu satır başlıkları ile ne bağlantısı var Cemaat-AKP kavgasının. Haklısınızda … Cumartesi ve sonraki yazılarda bu ana başlıkları paranoyak akıl yürütmeleri ile ilişkilendirmeye devam edeceğim….

Hiç yorum yok: