7 Şubat 2015 Cumartesi

BİR KIYAMET SENARYOSU

Nedense kıyamet senaryoları, dünyamızın yok oluşunu uzaydan gelecek beklentilere göre kurar. Aslında çocuklarımız ve torunlarımız için, umut vaat eden bir gelecek için, bize hayat veren dünya ile uyum içinde temiz bir geleceği düşünmüyor, kendi kültürümüzü kendi ellerimiz ile yok ederek kendi kıyametimize sürükleniyoruz. Tabi karşımızda baş etmemiz gereken küresel sermaye ve kadercilik olmasa ne güzel olurdu. İklim değişikliği konusunda kadercilik yalnızca anlamsız değil aynı zamanda beceriksizliktir. Çok geç kalmış haldeyiz ama bu felaketi durdurmak hala kesinlikle bizim elimizde. Ve bu tüm dünyayı, yuvamız olan bu gezegeni korumak için daha önce hiç olmadığı biçimde güçlü bir bağlılık ve işbirliği gerektirmektedir. 20 yıldan fazla bir süre, Kuzey Rusya’nın Doğu Sibirya Artrik kayalıklarında, denizin kustuğu metan gazı bulutunu ölçmek için tekrar bölgeye gelen deniz dibi araştırma gemisinden Rus akademisyen Lavrentiev, gördükleri karşısında gözlerine inanamıyor. Daha önceki gözlemler de buna benzer, iklimimize karbondioksitten 50 kat fazla zararlı bu duman bulutlarının çapı sadece on metre iken, Lavrentiev’in ilk karşılaştığı duman bulutu şelalesinin çapı bir kilometreydi. Atmosferimize dev bir gaz bulutu sızıyordu. İlerlemeye devam etti ve bir kilometre genişliğinde bir tane daha gördü, ve bir tane daha ve bir tane daha. 10.000 mil kareden daha küçük bir alanda, yüzden fazla vardı. Yoğunluk ise normalden 100 kat daha fazla idi. Uzmanların uyardıkları gibi, Dünya ısındıkça, ısınma hızını kontrolden çıkaran “kırılma noktaları” oluşturuyor. Isınma Kuzey Buz denizini eriterek, ısıyı uzaya yansıtan dev beyaz aynayı tahrip ederek okyanusu ciddi bir biçimde ısıtıyor. Daha fazla buz eriyip bu döngü kontrolden çıkıyor. Ve bunun sonuçlarını her şeyin normal değerlerin dışında olarak 2014 yılında yaşadık. Birleşmiş Milletlerin tahminlerine göre 2014; küresel düzeyde kayıtların tutulmaya başlamasından bu yana en sıcak yıl oldu. BBC Bilim Editörü David Shukman’ın haberine göre; 2014 yılının ilk on ayındaki sıcaklık uzun vadeli sıcaklık ortalamalarının 0,57 derece üzerinde. BM'ye bağlı Dünya Meteoroloji Kurumu'nun (WMO) tahminlerine göre 1998, 2005 ve 2010'da kaydedilen rekor sıcaklıklar az bir farkla geçilecek. WMO Genel Sekreteri Michel Jarraud bu yıla dair ilk tahminlerinin "iklim değişikliğinden beklenenle tutarlı olduğunu" vurguluyor. Jarraud, yeni tahminlerle birlikte yayımlanan açıklamasında "2014'e dair ilk veriler, kayıtların tutulmasından bu yana ki en sıcak 15 yılın 14'ünün 21. yüzyılda yaşandığını gösteriyor." şeklinde belirtiyor. Michel Jarraud "Rekor sıcaklıklar yoğun yağış ve sel felaketleriyle birleşince birçok yaşamı mahvetti. En çok kaygı veren de kuzey yarımküre de dahil okyanus yüzeyinin geniş alanlarındaki sıcaklıkların artması." diyor. Jirraud ayrıca yeni verilerin iklim değişikliğinin sürekli yaşandığını doğruladığını söyleyerek "Küresel ısınmanın duru durağı” olmadığını açıklıyor. WMO'nun raporunda bir dizi rekor kıran hava olayından da bahsediliyor;  İngiltere'de geçen kış 12 büyük Okyanus kaynaklı fırtına ülkeye düşen yağmuru neredeyse ikiye katladı  Eylül ayında Balkanlar'a aylık ortalamanın iki katından fazla yağış düştü ve Türkiye'nin bazı kesimleri ortalamanın dört katı yağış aldı.  Fas'ın Guelmin şehri normalde bir yılda düşen yağışı dört gün içinde aldı.  Japonya'nın batısına Ağustos ayında kayıtların tutulmaya başlanmasından bu yana ki en büyük yağış düştü.  Batı ABD'nin bazı kesimleriyle, Çin, Orta ve Güney Amerika'nın bazı bölgelerinde kuraklıklar görüldü. 2014'teki sıcaklık artışı bir önceki rekor yıl olan 2010'a kıyasla bir derecenin yüzde biri düzeyinde. Uzun vadeli ortalama sıcaklıkların da 0,56 derece üzerinde. Büyük Okyanus'un doğusundaki sular da büyük ölçüde ısındı. Bu ısınmanın normalde El Nino adı verilen ve küresel ısınmayı arttıran koşulları yaratması gerekiyor. Ancak uzmanlar bunun henüz gerçekleşmemiş olmasına şaşırıyor. Önümüzde ki Haziran ülkemizde seçimler var. 2015 Aralık başında ise Birleşmiş Milletler iklim değişikliği konferansı Paris zirvesi. Seçimlere hazırlanan aday adayları ya da kesinleşecek adaylar, vatandaş ziyaretlerine gittiğinizde selfie çektirip onları sosyal medya’da yayınlamak ötesinde ne gibi projeleriniz var. Küresel sermaye ve petrol şirketleri Paris zirvesine hazırlanırken, ulusal politikalarda somut sonuçlar almak adına elinizde ne var, Ahlaki olarak durumun aciliyetini hissetmeniz, hissettirmeniz ve insanları bilinçlendirmek için ilham vermek adına somut düşünceleriniz nelerdir? Petrol şirketleri, insanların aklını karıştırmak için sahte bilimi fonlayıp, halkı yanıltıcı kampanyalara milyonlar akıtırken ve politikacıları topluca satın alırken, bilimi ve bilim insanlarının kullanıldığı yöntemlerle onların bu korkunç ve sorumsuz faaliyetlerini ortaya dökmek için medyayı hangi oranda kullanacaksınız? Yoksa medya sadece sizler için görüntü demek mi? Dünyanın felaketin eşiğinde olması halinde bile, Paris zirvesinde aynı odada oturan 195 hükümet yetersiz olabilir. Sizler, karmaşık politik konuşmalar sırasında, zirvenin olmazsa olmazlarını belirleyip, basın ve siyaseti bunlar etrafında örgütleyebilecek projeleriniz hazır mı? Elinizde, kurulacak hükümetin o toplantıya gitmesini sağlamak, ve onları sorumlu tutmak için bu on aylık sürede ellerine iyi bir plan verebilecek misiniz ? Ben neler yazıyorum, kendi ülkelerinin geleceğini göremeyen siyasettekiler ve yeni adım atacaklardan dünyayı kurtarmayı beklemek hoş bir hayal sanırım.

Hiç yorum yok: