19 Kasım 2014 Çarşamba

PERİNÇEK’TEN ÇAĞRI : 6 OK PROGRAMINDA BİRLEŞELİM

İşçi Partisi seçim programına Trakya’dan start aldı diyebiliriz. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek bir dizi etkinliklerde bulunmak üzere geçtiğimiz günlerde Trakya’da idi. Toplantının Lüleburgaz ayağından aldığım notları paylaşarak bir değerlendirme yapmak istiyorum. Perinçek konuşmasına “AKP’nin tüketim, borçlanma ekonomisinin iflas ettiğini, bunun yerine üretim ekonomisine mecburuz” diyerek başladı. “Bizim ekonomik programımız 6 ok’un programıdır, Atatürk yazdı bunları” açıklamasından sonra programın ana hatlarını çizdi. “- Paranın giriş çıkışı kontrol edilecek - Gümrükleri dikeceğiz. Kendi ürettiğimizi tüketeceğiz. - Tarımı destekleyerek yeniden üretici olarak saman ithal eder duruma düşmeyeceğiz. Yüksek taban fiyat vererek çiftçi desteklenecek. Bunun içinde hesaplarımızı yaptık. 20 Milyar dolarlık destekle bunlar başarılabilir. - Sanayi desteklenecek.” Ardından dış politikanın iflasını anlattıktan sonra, PKK’nın Türk Silahlı kuvvetleri aracılığı ile yok edileceğinden, komşularla teröre karşı işbirliği yapılacağından bahsederek “onlar Şam’da Cuma namazı kılamadı ama biz onların cenaze namazını kılacağız” diyerek yapılan yanlış dış politika konusunda hükümete gönderme yaparak komşularla ticari ilişkilerin de geliştirileceğinden bahsetti. “Toplumsal yozlaşma, ahlaksızlık, hırsızlık, ahlaklı üretim ekonomisi ve Cumhuriyet ahlakımızla, bilime dayalı Cumhuriyet felsefemizi yeniden canlandıracağız.” Sözlerinden sonra “sizi göreve davet etmek için geldim.” Diyerek ABD bizden dostluk istiyorsa şartların olduğunu bu şartların ise “Vatanı bölemezsin, Cumhuriyetimizi yıkamazsın” olduğunu belirtip sözlerine son vererek soru – yanıt bölümüne geçildi. İlk söz alan vatandaş bir şikayet te bulundu. “Ulusal kanal CHP’yi son zamanlarda çok eleştiriyor” diyerek. Bu şikayet üzerine Perinçek, “Şimdiye kadar CHP adını ağzıma almadım. Ulusal Kanal bir haber kanalı, Haber vermek onların görevi. Şimdi ben Dersim’li Kemal’im diyen Kılıçdaroğlu haberini yapmamalı mı. Tunceli’ye Dersim demesinin haber değeri yok mu. Orası Tunceli, Dersim değil.” Sözlerinin ardından CHP’lilere seslenerek Genel Başkanınızı ikna edin diyerek Kılıçdaroğlu’na çağrı yaptı. “6 ok programında birleşelim Dersim’de Seyit Rıza’nın heykeli altında değil, Tunceli’de Atatürk Heykeli altında birleşelim. Birleşmenin yeri çok iyi tanımlanmalı. Atlasın uçağa Lüleburgaz’a gelsin 1 saat içinde, Lüleburgaz Atatürk Heykelinin altında birleşmeye hazırız. Ya da ben Ankara’ya gideyim” Yeni sorulara geçilirken sanırım trafoya bir kedi kaçtı ve o mahallenin elektrikleri kesildi. Jeneratörün devreye girmesi ile kitapların imzalanması faslına geçildi. Aslında kafamda bir yığın soru vardı. Evet anlatılan programın ana hatlarında tüm ulusalcılar hemfikir. Ama İP niye kendini ifade edemiyor.? İmzalar bittikten sonra Sn. Perinçek ile 5-10 dakika ayaküstü sohbet imkanı buldum. Öncelikle siyasi partilerin programında “insan”a ait hedeflerin olmadığını, bedensel ve ruhsal sağlık olmadan hiçbir hedefin gerçekleşemeyeceğini, özellikle akıl sağlığımızın gittikçe kötüleşmesinin bu hedefleri daha da zorlaştırılacağını, programlarında bu konunun da olması gerekliliğinden bahsederek destek talebinde bulundum. Yaklaşım oldukça iyi idi ve inceleneceği söylendi. Ardından Trakya sorunları konusunda kısaca bilgilendirme yapıldı. Son olarak ta edindiğim izlenimlerden biri olan İP’si ve yayın organlarında son dönemlerde Milliyetçi zihniyet taşıyan kişilerin çoğalması ve bu konuda partinin anti pati topladığı şeklinde idi. Konunun önemi daha da belirginleşiyor yanıtla. Çünkü aldığım yanıt “bu farklılığın iyi bir gelişme olduğu ve kişilerin değişebileceği” yönünde idi. Özellikle son yıllarda yapılan beyin araştırmaları kişilikle ilgili yeni boyutları ortaya koyuyor. İnsan belli bir hareketi yaparken, belli bir şey düşünürken veya hissederken beynin hangi bölgeleri aktivite gösteriyor, gözlemlenir oldu. Bu araştırmalar neticesinde kişiliğin gelişimindeki etmenler, genler, birleşmeden sonra aktif hale gelmesi, ana rahminden doğup büyüyünceye kadar ki çocuk, anne ve baba, yakın çevre, okul ilişkileri ve hayat tecrübeleridir. Ve kişiliğin tutarlı hale gelmesi yani oturması 20 li yaşları bulmaktadır. “yedisinde ne ise yetmişinde de odur” az çok kişiliğin değişemeyeceği konusunda dilimize yerleşmiş bir atasözüdür. Evet, aşık olmak, ağır bir hastalık, psikolojik travmalar, hapis, işkence, ırza geçme, taciz gibi olaylarda kişilik yapılarını değiştirir. Ama bu değişimler genellikle geçicidir. Ağır ruhsal travmalar sonucu az da olsa kalıcı kişilik değişiklikleri olabilir. Bu durum artık kişilik bozukluklarına girmekte ve belki de psikiyatrinin en zor problemlerinden biridir. Kısacası düşünce ve fikirlerdeki değişimler çok zaman ister ve çok zahmetlidir. Hele hele herkesi düşman gören paranoid, militer, dinci bir ortamda, milliyetçi bir eğitimle büyüyen insanlarda ki davranış ve düşünce tarzlarının değişimi çok çok zordur. Bilime dayalı Cumhuriyet felsefesi ve demokrasiyi kurmak istiyorsak, gelecek nesillerin demokratik toplumda tutarlı kişilikler geliştirmesini istiyorsak, ülkeyi karanlıktan kurtarmak istiyorsak akıl sağlığı konusu tüm oluşumların programlarında olmalıdır.

Hiç yorum yok: