13 Ağustos 2014 Çarşamba

CB SÜRECİ BİTMEDİ!.

Bugünkü yazımı CB seçimleri sonunda özellikle CHP’li seçmenlerin oy kullanmayan ya da geçersiz oy kullanan seçmenlere yönelik ithamlarını, suçlamalarını tartışmayı planlarken posta kutuma Sn.Prof.Dr.Tolga YARMAN’ın “Süreç Bitmedi” başlıklı yazısı düşünce konunun öneminden köşem yettiğince özetleyerek vermeyi daha uygun buldum. Sn.Yarman yazısına “Değerli Dostlar, Sevgili Yurtseverler: 10 Ağustos 2014 günü yapılan Cumhurbaşkanı Seçimi sonuçları belli oldu.” diye başlayarak CB seçim sürecinin başından beri verdiği Hukuk Mücadelesini ekleri ile birlikte uzun uzun anlattıktan sonra tüm hukuk yolları tıkandığı için AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)’ne müraacat ediyor. Dilekçe ve talebi aynen şöyle : “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Cour Européenne des Droits de l'Homme Conseil de l'Europe 67075 Strasbourg Cedex Fransa İlgi: Bu davanın ne münasebetle açılığına dair, kısa maruzatımızdır. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), yukarıda sunduğum; ilk turu 10 Ağustos 2014’te, ikinci turu ise, 24 Ağustos 2014’te, gerçekleştirilmesi planlanmış, Cumhurbaşkanı Seçimimiz’de, aday olmama ilişkin 3 Temmuz 2014 ve müteakip (tamamlayıcı) 5 Temmuz 2014 tarihli dilekçemi, öteki bütün gerekler, tarafımdan ve eksiksiz yerine getirilmiş olduğu halde. Anayasamız’ın ilgili, en az yirmi milletvekili tarafından aday gösterilme gerekliliği, yaptırımına atıfta bulunarak, reddetmiş bulunmaktadır. Oysa, yukarıdaki dilekçemde ayrıntısıyla ortaya koyduğum gibi, söz konusu “en az yirmi milletvekili tarafından aday gösterilme gerekliliği”, fevkalade antidemokratiktir, kısıtlayıcıdır, ayırımcıdır. Bu yaptırım, Anayasa’da yer alsa dahi, demokratik bir anayasa kavramıyla, seçme ve seçilme haklarını, fena halde hırpaladığı için, açıkça çelişmektedir. Seçmensiniz, ama aday olamıyorsunuz, yirmi milletvekili, imza vermezse, aday gösterilemiyorsunuz, kendiniz ya da üyesi olduğunuz demokratik kitle örgütleri yönetim unsurları olarak, birisini aday gösteremiyorsunuz, sakilliklerini bildiğiniz bir adaya itiraz edemiyorsunuz... Bu demokrasi değil, tam anlamıyla, erki ellerinde tutanların, hile yoluyla yutturmaya çalıştıkları, çarpık çurpuk, uyduruk, olsa olsa bir çadır demokrasisidir. Söz konusu, yirmi milletvekilinin imzalarının istihsal edilmesi koşulu, demokratik bir anayasada bulunamaz. Böylesi bir şart, Avrupa Komisyonu Müktesebatı’na, tümüyle aykırıdır. YSK, yirmi milletvekilinin imzalarının istihsal edilmesi, şekil şartına hapsolmuştur; bu çerçevede, dilekçemin özüne girmemiştir. Oysa isteğim doğrultusunda, pekala esasa girebilir ve re'sen (yirmi milletvekili imzasının işaret ettiği, “şekil şartı”, tartışmasız antidemokratik olduğu için), adaylığımın uygunluğuna, doğrudan karar verebilirdi. Olmadı, isteğim uzantısında, Anayasa Mahkemememiz’den görüş sorabilirdi. Hatta, söz konusu anayasal yaptırımı, “demokratik anayasa” ile bağdaşmadığı gerekçesiyle ve iptali istemiyle, Anayasa Mahkememiz’e, rahatlıkla, taşıyabilirdi. Bunları yapmamakla, "adil yargılama" yapmamış olmakta, “seçme - seçilme haklarımızda” bariz ihlale, sebebiyet vermiş, bulunmaktadır. Seçilme hakkım, daha vahimi, şahsımı seçmeyi dileyecek milyonlarca seçmenin seçim hakkı, açıkça gasp edilmiştir. Süreç, dediğim gibi, bütünüyle, Avrupa Komisyonu Müktesebatı’na aykırıdır. Anayasa, bir “Dernek Tüzüğü” değildir; yirmi milletvekilinin imzalarının, Cumhurbaşkanı Adayı olmak üzere toplanması zorunluluğu, abestir. Kaldı ki, bir Dernek Tüzüğü’nde dahi böylesi abes bir yaptırım bulundurulamaz. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Adayı, milletvekili peşinde imza için mi, koşar!.. Böylesi bir yaptırım, hele anayasanın, içinde, zinhar olamaz. Demokratik anayasada, bir defa, antidemokratik hüküm bulundurulamaz. Adaylaşmaya saygısı olmayanın, demokrasiyle saygısı yoktur. Bütün bu sebeplerle, hak ihlaline ve adaletsiz yargılamaya, milyonlarca seçmenimle beraber, duçar olmuş bulunuyorum. Yüksek Seçim Kurulumuz’un, hakkımda verdiği ekli kararın bozulmasını, talep ediyorum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Sejdic Vefinci’nin açtığı dava zemininde verdiği, 22 Aralık 2009 tarihli ve 27996106 sayılı, Bosna Hersek’teki, Yasama Organı / Cumhurbaşkanı Seçimi’nde, her türlü ayırımcılık ve kısıtın kaldırılması yönünde olarak verdiği abide karar, bu dilekçemle, dikkatinize taşıdığım davada emsal teşkil edecek, davamızın olumlu olarak sonuçlandırılmasına, kolayca rehberlik edecektir, kanaatini taşımaktayım. Kararınız, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne, yetişirse, harika olur. Yetişmezse, antidemokratik baskılarla, adaylaşmayı, fena halde kısıtlayan Cumhurbaşkanlığı Seçimimiz’in, tarafınızdan, yok hükmünde sayılmasını, talep ediyorum. Güzel dileklerle, sevgiler, derin saygılar sunuyorum… Tolga Yarman, Prof. Dr.” Yazısını ise şöyle tamamlıyor Sn.Yarman; “Niye bu güne kadar durduğum, girişimlerimizi kamuoyuna duyurmadığım, sorgulanabilir. Yanıt basit: AİHM'ne, son yazımı (elime, 6 Ağustos 2014'te gelen YSK kararı uzantısında), ancak geçen Cumartesi Günü, 9 Ağustos 2014'te, tamamlayabildim, AİHM'ne, yollayabildim. AİHM'nin, talebimi KABUL EDECEGİNİ ve CUMHURBASKANLİGİ SECİMİ'NİN, bu sebeple, TEKRARLANMAK ZORUNDA kalınacağına, kuvvetle, inanıyorum... Seçimin, çeşitli veçhelerine dönük görüşlerimi açıklamaya devam edeceğim... ** Bu aşamada yalnız, şu kadarını, söylemek isterim: CHP Yönetimi, çok üzgünüm, zaten İFLAS ETMİSTİ; şimdi ise artık TAMAMEN BİTMİSTİR. Ama asıl söyleyeceğim şudur ki (milyonlarca oya ve onların gittiği öznelere derin saygım saklı olarak ifade ediyorum), bugünkü hezimette imzası olan hiç bir basiret özürlü, CHP Üst Yönetim mensubu, bundan sonrasına dönük olarak - halisane tavsiye ederim - burnunu, sütre gerisinden çıkartmasın!... ** Omuzdaslarımı temsilen, dikkatlerinize, güzel dilekler, sevgi ve saygılarımla sunuyorum... Tolga Yarman, Prof. Dr. “

Hiç yorum yok: