6 Ağustos 2014 Çarşamba

BİPOLAR AŞKLARIN ANATOMİSİ - 1

Bu güne kadar bipolar yaşamların zorluğu konusunda yazmaya çalıştım. İlk kez bu duygu iniş çıkışlarının aşka yansımalarını, çeşitli vakalardan kurgulayarak sevgiliye mektup şeklinde, denemek istiyorum. “Sevgili; Yine yazıyorum sana, ama bu kez seni değil kendimi anlatmak istiyorum... Yani sitem değil aslında yazacaklarım... Benden sana yansımalar da diyebilirsin ya da yazdığın gibi "seni sana anlatmak isterdim eğer seni tanısa idim", yerine beni, bana anlatmayı ; beni sana anlatarak yapmak istiyorum açıkçası... Sevgili; aslında sende her şeyin farkındasın ama nedense bunları sözle ikrar etmeyip sadece kelime aralarında belirtmen benim anlamamı beklemen, bunun yanında birlikteliklerimizdeki sıcaklığın, yakınlığın, ve özverin çelişkiden çok belirsizlik olması açısından beni bunları yazmaya itti açıkçası. Çünkü belirsizlikler, özellikle zamana bırakılan belirsizlikler gerçekten aşırı duygusal olan ruhlar için bazen çekilmez oluyor o yüzden beni sana anlatmak stiyorum... Evet Sevgili, sana yaptığım sitemlerde gerçeklik payı olsa da bu konuda sana hak vermiyor da değilim açıkçası. Ama bunları da açık açık konuşmaktan kaçınmak işte adamı ben gibi yapıyor ve de duyguların değişken bile olsa bu değişkenliği etkileyen nedenlerde mutlaka değişkendir, dolayısı ile bu konunun da açıkçası konuşularak aşılacağına inanıyorum. Sevgili, belki senin açından çok yanlış bir zamanda ama benim açımdan doğru bir zamanda karşılaştık. Sevdiklerimin mutluluğu hep birinci planda idi. Ve mutluluk için bu aracı kullandım ama yeri geldi yine mutlu olmak adına bir çırpıda her şeyi kaybetmesini bildim. Tabi yaşam bu silinmelerin acısını fena çıkarıyor aslında... Ve geçmiş yaraların kabuk tutarak kapanması için çaba harcadım. Hayattan pekte fazla bir beklentim olmadı... hani geçen mektupta sana yazdım ya kendini bir fanusa kapamışsın ondan çıkmak istemiyorsun diye işte aynı şekilde ben etrafıma duvarlar örerek kendimi soyutladım hayattan. Hayat bir yerde anlamsızdı benim için. Zaten aşk çok uzaktı çünkü sonu hep hüsrandı, yeni yeni hüsranlar yaşamak istemiyordum. Hoş küçük yerlerin küçük düşünceleri farklıdır. Beni toparlayacak, yani evimi çekip çevirecek, hayattan beklentisi olmayan köleler bulmakta olanaklı buralarda. Ama tabi sadece o kadar... Önemli olan sadece bu değil birlikteliklerde. Benim için önemli olan ruhuna hitap edebilmesi, birlikte bir evi değil bir yaşamı paylaşmak her yönü ile. Kısacası gün geldi duvarımın etrafına yeni bir kat çektim... Hoş bu arada ara sıra duvarın dışına çıkarak yine hobilere devam etmek, ama yine o ördüğüm duvara sığınmaktı son nokta... Yaşam devam ediyor ve yaşamın verdiği sorumluluklarda devam ediyordu... Ve o kendi ördüğüm duvar artık üzerime gelerek beni sıkıştırmaya başlamıştı... O beni ezmeden ben yıkmalı idim yaşam her türlü pisliğine rağmen devam ediyordu. Ama yine de yaşamak tüm sevgileri yüreğine sığdıran ben bu olamazdım. İşte o yıllandıkça güzelleşen iki şeyden biri olan eski dostlukların önemi de burada ortaya çıkıyordu. Diğeri biliyorsun Şarap... Ve Sevgili ben o ördüğüm duvarları yıkmaya çalışırken ve yeniden hayata tutunmaya başlamışken sen karşıma çıktın...Ve o unutmak istediğim duyguların çoşkusu ile birden bire aniden çıktın karşıma ve bana yaşamın belki de en güzel duygusu olan aşkı yeniden hatırlattın. Evet hayatın eksik yönü olan duygusal çoşkuyu da yakalamışken elime balyozu alarak o etrafıma ördüğüm ve yavaş yavaş yıkmaya çalıştığım duvarı paramparça ettim senle karşılaştıktan kısa bir süre sonra. Çünkü senle bir yaşamı paylaşabileceğimi bana hissettirdin. Sende çoşkulu idin, belki sende geçmiş acıları unutabileceğini düşündün tabi sonrada yaşamın gerçeklerini... İşte bu andan itibaren sana sitemlerde bulunduğum o duygularının çelişkileri aslında çelişki değil gerçeklerle yüzleşmekti. Bir yanda belki de gerçekten aşkı bulduğuna inanmak ama bunun yanında yaşam... O kafa karışıklıkları yaşamın ta kendisi... Evet Sevgili, ne kadar çoşkulu bir aşk yaşamak istesem de yine de senin bu tür konularda yani yeni bir yaşama adım atmak için verdiğin süre beni daha da heyecanlandırdı ve sana karşı olan duygularımı frenlememi engelledi. İşte Sevgili, senin bazı tavırlarından hissettiğim kadarı ile küçük şeylerden mutluluk duyabilecek bir kişiliğinde var ve buda bana daha büyük bir hayata tutunma hırsı veriyor... Dolayısı ile sitemlerimde zaten burada geliyor sana...Çünkü senin de hayattan beklentilerin var... Tabi ki bu şartlarda kafa karışıklığı çok doğal.. Aslında baştan beri bunun farkındayım ama senin biraz konuşmaktan kaçınman bunun yanında bazen duygularına kendini kaptırarak onları hissettirmen bir yerde beni de çelişkilere itiyor. Sevgili ne olursa olsun seni kaybetmek pahasına da olsa bugüne kadar hayata olduğu gibi sana da dürüst davrandım ve davranmaya devam edeceğim... Ve bu aşamada benim için önemli olan şu, belirsizliklerin aşılması... İşte sevgi, aşk bu aşamada daha da etken olacaktır. Evet Sevgili uzatmadan hayattan beklentilerini tam olarak bilemediğim için sadece yansıttıkların kadarı ile bunları yazıyorum, o değişken duygularının o aşkı ömür boyu sürdürmek istermiş hissini verdiğin için yazıyorum bu ve gelecek konusundaki tüm düşüncelerini açık açık söylemen bu şekilde ki belirsizlikleri yok edeceği gibi benimde seni kelime aralarında sana anlatmamı engelleyecektir. Ve inanıyorum ki bu kafandaki belirsizlikleri aştığımız oranda çok daha mutlu bir geleceğin beklediğine inanıyorum. Çünkü sitemlerime rağmen senin kapalı bir kutu olmana rağmen ben seni keşkelerinin olmayacağı, pişmanlık duymayacağın ömür boyu bir yaşamı paylaşabileceğim için açık açık yazıyorum... Sana karşı sadece hissettiklerim yada hissettirdiklerin bunlar, belki de özellikle ölüm karşısındaki handikapların mı bu tür davranmana neden oluyor. Çünkü buraya geldiğin süreçte şu lanet rahatsızlık konusundaki endişelerini belirtmen, ve gideceğin sabah uyandığımızda hiç yokken "şu an senle burada ölmek isterdim" şeklindeki düşüncen, aşırı bir çocuk sahibi olma isteğin, "özellikle senden" demen, bugün telefonda yine "beni öldüreceksin" serzenişime "hayır ben senden önce öleceğim" yanıtın, hepsi birleştiğinde benle birlikte olmayı istediğin halde "Canimsin sen nasil bu yola çıksak ya da çıktık desek ne kadar basarili oluruz ben en çok seni incitmekten ve kaybetmekten korkarım çünkü bendeki bu kalp çok yorgun üzüntüye yenik düşer. Ne dersin sevsek mi adam gibi …?" demenle bir bağlantısı olabilir mi? Yani beni üzmemek adına kendi duygularını feda gibi yani. Şunu unutma ki aşk insana yaşama sevinci verdiği gibi aşkta acıma duygusuna yer yoktur. Dolayısı ile bu endişelerinin de benle veya bir başkası ile gerçekten gerçek bir aşk yaşadığında geçeceğini düşünüyorum. Özellikle her zaman söylediğim gibi senle bir gelecek kuramasam bile bu çok kısa sürede verdiğin heyecan bana çok şey kattığı gibi yaşama sevincimi geri getirdiği gibi sende gerçekten bu düşünceleri aşarak o aşkı istediğin gibi yaşadığın sürece endişelerinden arınacağına inanıyorum. Tabi ki o kapadığın kapıları aralamadığın sürece bu karamsar düşünceleri dışarı atman mümkün olmayacaktır. İşte güven duygusu burada önemli benim için. Bu güven sesksuel anlamda yada aldatma anlamında bir güven değil karşılıklı kapıları sonuna kadar açma. Ve çok acık söylüyorum bu senin duygularının netleşmemesi davranışlarına yansıdığı gibi bana da acı veriyor yeniden söylüyorum. Aşk acıdır bir yerde kabul lakin kötü olan bu çoşku ve karamsarlık hezeyanları içinde git geller. Asıl yıpratıcı olan duygular bunlar. Son olarak Sevgili mutluluğu birlikte yakalamak adına acıda olsa kafandaki belirsizlikleri ve karışıklıkları anlatman beni bu şekilde davranmaktan daha çok mutlu edecektir. Sevdim Seviyorum ve geleceğimi paylaşabileceğim aşkı bulduğuma inandığım aşkım lütfen güven ve anlat ya da yaz... Sevgi ve hasretle kucaklıyorum seni...................”

Hiç yorum yok: