4 Nisan 2015 Cumartesi

“SÖZ BİPOLARLAR VE YAKINLARINDA” - 2

30 Mart Dünya Bipolar Gününde, Bipolar Yaşam Derneği’nin düzenlediği “Söz bipolarlar ve yakınlarında” isimli forumda söz alan hasta ve yakınlarının anlatımları ile devam ediyorum. Kadın , 42 yaşında, Bekar, Öğretmen Ben hastalığımı öğrendiğimde çok mutlu oldum. Çünkü başıma gelenleri anlamlandıramıyordum. Üniversite 3'üncü sınıfta hiç durmadan uyumaya başlamıştım, annem final zamanı sınava girmem için yataktan iterek kaldırıyordu. Sonra hiç uyumadığım, çok enerjik olduğum bir döneme girdim. Birkaç defa bu aşırı uyku ile hiç uyumama durumum tekrar etti. Depresif olduğum dönemde sela okununca çok üzülüyordum ve kendi kendime "Bu sela neden benim için okunmuyor." diye düşünüyordum. Defalarca depresyona girdim bu şekilde. İlk doktora gitmem ise çok enteresan bir şekilde oldu. 20 yıl önce ayakkabıcıda alışveriş yapıyordum. Oradaki bir beyefendi ayakkabıcıya "Bu bayan daha önce geldi mi?" diye sormuş. Ayakkabıcı da beni tanımış ve "Evet geldi. Ama geçen sefer bir arkadaşıyla gelmişti ve sessiz, sakindi. Hiçbir şey almadan çıktı" demiş. Daha sonra bana dönüp belirtileri sordu. Yaşadıklarımı bana anlatıyordu. Sonra bana "Senin hastalığın var" dedi ve resmen zorla, cebren ve hile ile beni doktora götürdü. İyi ki de götürmüş. Depresyon dönemlerinde fiziksel bir acı çekmiyordum tabii ki ama ruhum acıyordu. Ruh acır mı? Evet, ruh acır. Sadece ölmek istiyordum bir neden olmaksızın. Param var, pulum var, ailem var, işim var ama bana sorsanız hiçbir şeyim yok. Elime milyarları verseniz, gidip şuradan bir pantolon al deseniz alamayacak durumdaydım. Okula gidip, eve geliyordum ve kimseyle sohbet etmiyordum. İnsanların birbirleriyle gülüşmeleri bile beni çileden çıkarıyordu. Halbuki ben saçma sapan esprilere bile gülen bir insanımdır. Bir de mani dönemi var. O dönemde ise dünyanın en mutlu insanı oluyorsun. En azından kendi adıma öyle. Habire para harcayayım, gezeyim, tozayım istiyorum. Mutlu, mesut, bahtiyar bir insan oluyorum. Ama sadece sinirlenmememiz gerekiyor. O anlarda gözümüz annemizi bile görmez olabiliyor. Geçmişte yaşadığımız ne varsa bunlar aklımıza geliyor. Ama çok para harcamak istiyoruz ve aileyle sorun çıkıyor haliyle. Kardeşimde de var aynı hastalık. Allahtan aynı anda hiç mani ve depresif olmadık. Aslında hastalığımı seviyorum. Depresyonu sevemem ama manilerimi seviyorum. Hafif bir mani olduğumda dünyanın en mutlu insanı oluyorum. Depresyonda dünyanın en mutsuz insanıyken, öldüm, bittim derken birden yeniden doğmuş gibi oluyorum. Kaç kişi banyo yaptım diye şükreder ama depresyondayken banyo yapmanın çok zor geldiği zamanlar olmuştu. O yüzden de o acıları çektik ki kıymetini biliyoruz. Nefes alırken ızdırap çekmiyorum mesela. Şimdi çok şükür diyorum. Bipolarla Yaşam Derneği ve Lityum Derneği'nden uzmanlar Avrupa'lı meslektaşlarıyla bir araya gelerek çok güzel bir kitapçık hazırladı, 'Bipolar bozuklukla yaşamayı öğrenmek' isimli yardımcı bir rehber. Ancak rehber bir ilaç firmasının sponsorluğu sayesinde Türkçe olarak bastırılabildi ve sınırlı sayıda mevcut. Doç. Dr. Sibel Çakır desteğin olması halinde böyle faydalı şeylerin daha fazla yapılabileceğini belirtiyor. Kitapçık içinde sadece hastalar değil yakınları için de bilgiler var. Mesela bir anne ve bipolar hastası kızının hastalığa bakışı şu şekilde; ANNENİN GÖRÜŞÜ: Bipolar bozukluğu olan birine bakım vermek adeta hız treni sürmek gibidir. Hayal edebileceğiniz tüm duyguları yaşadım. Öfke, inkar, keder ve panik. Aynı zamanda da umut, sevinç ve gurur. Pek çok şeyden vazgeçtim. İşim, sosyal hayatım, arkadaşlarım ve evliliğimde hayli gerginlikler oldu. Sonraları kızım, ailemiz bir arada kaldığı için çok mutlu olduğunu söyledi. Bu çok dokunaklıydı. Hastalığı öğrendikçe, daha kolay gelmeye başladı. Şimdi, kızım dengede, bağımsız ve kendi yaşamını kendisi sürdürebiliyor. Ulusal ve uluslaraası pek çok bakım veren organizasyonlarına katıldım. Bu çok zorlu bir iş ama çok tatmin edici. Bu hayal ettiğim bir yaşam değildi ama güzel bir yaşam ve daha fazlasını isteyemezsiniz. HASTANIN GÖRÜŞÜ Uzun süre kendimi çok yalnız hissettim. Ne yaşadığımı kimse anlamıyordu, hatta ben bile anlamıyordum. Sorun benden mi yoksa dış dünyadan mı kaynaklanıyor bilmiyordum. Bazı zamanlar çok iyi hissediyordum ve bu nedenle ailem ve arkadaşlarım bir anda yataktan çıkamaz hale gelişime bir anlam veremiyordu. Benim tembellik ettiğimi, kibirli davrandığımı ya da bir süreçten geçtiğimi düşünüyorlardı. Bu da benim kendimi çökkün olduğu kadar suçlu ve değersiz hissetmeme de yol açıyordu. Daha sonra tanı aldığımda ve tedavim başladığında, artık kendim hakkında kötü hissetmemem gerektiğini fark ettim. Şimdi hayatımı kontrol edebiliyor ve ailemle aramdaki kırık köprüleri onarabiliyorum. Asla geri kazanamayacağım bazı arkadaşlarım var. Ama sorun değil. Her zaman yenilerini bulabilirim. Erkek, 29 yaşında, Evli ve 1 çocuk sahibi, Oto yıkamacısı Hastalığımı askerde öğrendim. Öğrendiğimde 20 yaşındaydım ve ağır depresyondaydım. İlk duyduğumda bir şey hissetmedim çünkü o an çok kendimde değildim. O zaman hastanedeyken, hiç alakam olmadığı halde bir yasadışı örgütün üyesi olduğumu söylemişim ama hiç hatırlamıyorum bile. Hastalığı kabullenmek zordu, ben iyiyim diyordum ama değildim. Bazen çok sinirleniyorum ama bir şey yapmıyorum, çıkıp evden gidiyorum. Mani dönemindeyken aşırı derecede para harcamak istiyorum, çıkıp kilometrelerce yürüyorum kafam nereye eserse, çok az uyuyorum ve enerjik oluyorum. Eşim bana çok destek oldu. Onun yerinde başka birisi olsa belki evlenmeden söylemediğim için terk edip giderdi. Evlenmeden önce 3 yıl hiç atak geçirmemiştim, tekrarlamaz diye düşünmüştüm, o yüzden hastalığımı ciddiye almadım ve söylemedim. Hastalığın kötü bir tarafı da iş hayatında karşılaştıklarımız. Hasta olduğumuz evrede farklılaşıyorsun, sinirlenebiliyorsun ve hemen işine son veriliyor. Genellikle yakınlarım dışındakilere söylememeyi tercih ediyorum. İlacımı soranlara "Sinir var ondan kullanıyorum" diyorum. Hastalık beni çok karamsar yaptı, "Bana ne olacak" diye düşünüyordum ama doktorum bu endişelerimi giderdi. İlaç kullanarak 20 yıl rahatsızlanmayanlar olduğunu söyledi. Bu hastalığı yaşayanlar özellikle uykularına dikkat etsin. Uykuları bozulmamalı, iyi olduklarını düşünerek kendi kafalarına göre ilaçlarını bırakmamalı ve doktorunu ihmal etmemeli. Erkek, 41 yaşında, Evli ve 2 çocuk sahibi, Torna tesviye asıl mesleği ama hastalığından dolayı belediyede otopark görevlisi olarak çalışıyor. Hastalığımı askerde öğrendim. 90'larda Şırnak'ta askerlik yapıyordum, kardeşim evlendi, düğününe gelemedim ve her şey üst üste geldi. Diyarbakır'a sevk ettiler beni, depresyon teşhisi koyuldu. 20 yıldır da Çapa Tıp Fakültesi'nde bipolar tedavisi görüyorum. Hastalığımı bana söylediler ama anlamadım. Doktorum bana şöyle açıkladı, 'Düz yolda giderken çukura da düşebilirsin bir anda, bir dağın tepesine de çıkabilirsin.' Hastalığımla ilgili endişe duymuyorum ama kendimi iyi hissettiğim için tedaviyi bıraktığım zamanlar oldu. Özellikle mani döneminde bırakıyordum. Şu anda değil ama bir önceki işimde, tedavi olmak için izin aldığımda sıkıntılar yaşıyordum. Öğrendiğimde evli değildim, eşime söylediğimde ters karşılamadı, hep yanımda oldu, destek oldu aslında. Ama kahvedeki arkadaşlar bana "Arıza" diye isim takmışlar. Pek hoş değil ama zamanla alıştım.

Hiç yorum yok: