8 Nisan 2015 Çarşamba

BİPOLAR YAKININDAN MEKTUP

Başlığa bakarak bu devirde mektup mu kaldı diyebilirsiniz. Haklısınız. Mail (e-posta) yerine mektup demek bana çok daha sıcak geliyor. Mektup yazma kurallarını derslerde gördüğümüz, dolmakalem ve el yazısı ile yazarken bazen kalemimizin düşüncelerimize yetişmediği durumlarda düşüncelere dalmamıza neden olan o mektuplar. Hele hele bu mektup bir aşk mektubu ise, bırakın düşüncelerimize yetişmeyi, seçilecek kelimeleri bulmak adına saatlerce hayallere daldığımız o sımsıcak mektuplar. Zarfı açtığımızda burnumuza gelen mürekkep ve kağıt kokuları arasından, sevgilinin kokusunu seçme, ayırma, okumadan önce o kokuyu hissetme çabaları…… Bir gün belki çok daha geniş yazabilirim mektup konusunu ama bu gün, bir bipolar yakını okurumdan (adı bende saklı) aldığım mektubu (e-postayı) köşemin elverdiğince paylaşmak istiyorum. “Sn. Vardar merhaba, Bipolarla ilgili yazılarınızı mümkün olduğu kadar takip etmeye çalışıyorum. İnsan çok yakinen yaşasa da, o kadar çok şey var ki bu konuda öğrenilecek. Bu güne kadar yazmayı düşünmedim fakat “Söz Bipolarlarla Yakınlarında” başlıklı iki yazınızı okuyunca yazmaya karar verdim, belki hasta yakınlarına katkısı olur düşüncesi ile. Ben 40 yaşlarında yolun yarısını geçmiş, çalışan biriyim. Genç yaşta evlendim. Eşimde ki farklılıkları fark edip pipolar teşhisi koyulana kadar bir çocuğumuz oldu. En büyük problem de çalışan bir kadın olarak mesleğinde yaşadığı zorlukların benim iş hayatıma da yansıması idi. Çünkü sürekli iş değiştiriyor, bu durum ve duygularının değişkenliği evde çocuğumuza da yansıyordu. Bu bilmediğim olgu karşısında kabullenmek çok zor da olsa önemli olan bir an evvel tedaviye başlamaktı. Fakat esas amacım bipolar hakkında yazmak değil. Yazılarınız da ki bipolarların anlatımlarında dikkat çekici bir konu var ki, ailelerinin kendilerini anlamaması. Ne yazık ki çok doğru. En azından yaşadıklarım için bunu yazabiliyorum. Bu konuyu çok düşündüm ve şu sonuca vardım. En büyük eksik bu davranışların kader diyerek sineye çekilmesi, damgalanmamak için hastalık olarak kabul edilmemesi, yakıştırılamaması ve hastalık hakkında bilgi sahibi olma konusunda çaba gösterilmemesi. Yıllarca aile fertlerine eşimin hastalığı konusunda bilgi aktarmaya çalıştım, tedavi konusunda yardım etmeleri için çabaladım, tabi bilgi sahibi olmadan fikir yürüttükleri için sonuçta eşimi benim delirttiğime karar verdiler. Klinik tedaviden kısa bir süre sonra “sen deli değilsin” diyerek ömür boyu sürmesi gereken ilaç tedavisinin kesilmesine neden oldular. Ve boşanma isteklerini eşime empoze ettiler. Sonunda genelde boşanma ile sonuçlanan bipolar hastalarının akıbetine uğradı eşimde. Boşandık. Çünkü sadece eş ile ilgilenmek değil de aileye anlatamamak daha da yoruyor insanı. O yıllarda çocuğum ile terapi gördüm. En az hasarla atlatmak adına süreci. Boşandık ama ortada çocuk var. Tedavi görmeyen bir anne. Depresif ve mani döngüleri gün geçtikçe şiddetlenen. Evlilik sürecinde denediği intihar girişimlerini aile yanında da deniyor. Yıllar geçtikçe döngüler daha da şiddetleniyor. Aile fertleri aracılar koyarak benden destek istiyor ama ne yazık ki söylenenleri yapmıyorlar. Yapılması gereken aslında çok basit. Bir psikiyatra götürmek. Bende farklı bir şey yapmıyorum, hemen eşimin dr.unu yada kendi dr.umu arayarak ne yapılması gerektiğini soruyorum. Tek söylenen tedaviye başlamak. Bu süreçte eşimin destek istediği tek kişi benim. Bu destek tabi ki tedavi konusunda olmuyor. Aile ile yaşadıkları sorunları anlatması ve ne yapması gerektiği konusunda oluyor genellikle. Hekime gitmesi ve ilaçlarını kullanması konusunda ki ikna çabalarının işe yaramayacağını bilsem bile ikna etmeye çalışıyorum. Tabi bu dönemlerde hastalığı kabul etmesi mümkün değil. Aile bunun bilincinde olmadığı için zorla ilaç kullandırmaya çabalıyor, onlar çabaladıkça krizler daha da artarak problemler büyüyor. En büyük problemde alkol. Evet alkol mani krizlerini tetikliyor ama hiçbir bipolar hastası sadece alkolden dolayı bipolar olmuyor. Ailenin yaptığı en büyük yanlış alkolün bipolara neden olması düşüncesi. Doğrusu bipolarların alkole yatkınlığı gerçeği. Dolayısı ile alkol istediğinde aile şiddete varan davranışlara giriyor. Ve eşim (eski) tüm bu yaşananları anlatıyor. Ve çok ironik ki eşimin bana anlatmaları ailenin bana düşman kesilmesine neden oluyor. Ve eşimi benim doldurduğuma, görüşmelerimizden sonra hasta olduğuna, intikam peşinde koştuğuma kadar varıyor bu suçlama ve yargısız infazlar. Özellikle son dönemlerde eşimin de bunu sorgulamaya başlaması, “ailem neden sana düşman” sorusunu hem kendine hem aileye sorması, bipolarların aslında tedavi gördüklerinde, yeterli desteği aldıklarında normal olarak yaşamlarını sürdürebilecekleri düşüncesini olumluyor aslında. Telefon konuşmalarında dahi eşimin mani mi, depresif dönemde mi olduğunun anlaşılamaması mümkün değil. Ki birlikte yaşayanlar için bu çok daha kolay. Ne yazık ki suçlamak çok daha kolay. Boşanmamızdan altı ay sonra eşimin yeniden evlenme isteği sonrası hemen doktorumu arayarak, reddetmemin hastalığı konusunda olumsuz etkisi olur mu sorgulamasına götürdü beni. Doktorumun ilk anda bir tepkiye neden olabileceğini ama olumsuz bir etkisi olmayacağını söylemesi üzerine çocuğumla daha yeni yeni toparlanmaya çalışırken hem manevi hem maddi yorgunluğu atamamışken bunu kabul etmem mümkün değildi tabi. Bunu neden anlattım hekimlerin görüşlerinin önemini belirtmek için. Çünkü doktorumun söyledikleri aynen gerçekleşti. Hatta yıllar içinde defalarca bu isteğini belirttiği halde ailenin düşmanca tavırları yüzünden vazgeçmek zorunda kaldı. Aile ile problem yaşadıkça soluğu çocuğumuzun yanında alıyordu. Tabi genellikle bu mani dönemlerine rastladığı için çocuğumuz da sürekli problem yaşıyordu. En ilginci de aile ben haricinde çocuğumuza da tepki gösteriyor nedense. Boşandıktan sonra hiçbir aile ferdi bir kez olsun arayıp hal hatır bile sormadı çocuğumuza. Yeri geliyor anneyi benim hasta ettiğimi, yeri geliyor çocuğun hasta ettiğini ifade ediyorlar. Bu nasıl bir çelişkidir anlamıyorum, bipolar genetik kökenli olduğu düşünülen bir rahatsızlık. Boşandıktan yıllar sonra tedavi görmediği için maniler gittikçe şiddetlenip döngüleri kısaldıkça, aile zorla kliniğe yatırmak zorunda kaldı. İlk yardım çığlıkları hala kulaklarımda. Hastane sürecinde aile fertlerinden bazılarını reddederek benden ziyaret taleplerinde bulunmaya başladı. Tabi bu süreçte de aile fertlerinin tehdit vari telefonları ve mailleri gelmeye devam etti. Çok enteresandır ki kesinlikle ne istediklerini hala çözmüş değilim. Eski eşimi kullandığımı, bunun insanlık dışı olduğunu, aileden intikam alma peşinde olduğumu, aile hakkında yargısız infaz yaptığımı, aileye karşı öyle bir nefret besliyormuşum ki onları değerlendirmede paranoyak fikirler seziliyormuş, kasten mi yoksa provokasyon mu yaptığımı anlamadıklarına varana kadar bilgisizlik ürünü safsatalar. Birde ne şizofenliğim, ne doktorluğum ne de allahsızlığım kaldı. Ama ne yapmam nasıl davranmam konusunda tek bir görüş yok. Aileyi bırakın yıllardır görmediğim uzak akrabalar bile onlar hakkında sözde !!!!!! benim söylemiş olduğum sözleri bana karşı kullanmaya başladı. Neler neler söylemişim haberim yok. Neyse ki bu kişilerin yanında eski eşim itiraz ederek “ bunların yalan olduğunu ve ailesinin uydurduğunu” söyledi de sülaleninde hedefi olmaktan kurtuldum. Bu cahillikler içinde imdadıma tabi ki bilim ve psikiyatrım yetişiyor. Evliliğim sürecinde ve boşandıktan sonra eski eşimin tedavisinin etkilenmemesi için tüm problemleri doktorum ile paylaşarak hem çocuğumuzun hem kendimin akıl sağlığını korumaya çalıştım. Bir hasta yakını olarak kesinlikle doktorculuk oynamayıp, sadece gözlemlerimi hekimlere yansıttım ki bunun çok önemli olduğu konusunda çoğunluk hekimde hemfikir. Son gelişmeler konusunda doktorumun –ki artık hem doktorum, hem ailemin koruyucu meleği, hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim insan – görüşlerinden birkaç satırla son vermek istiyorum. “Yazdıklarını üzülerek okudum.Bu kadar vicdanlı ve iyi kalpli olman sana büyük bedeller ödetiyor. Bugüne kadar yaptıklarını sorgulamayacağım. Gelişen olaylar ise tedavisiz bir bipolar hastanın manik exitasyonla sana , sosyal çevrene ve bütün aileye yaşattığı ve senin hiç muhatap olmaman gereken bir dizi çok üzücü olaylar. Hala hastane ziyaretleri ile bu iyi kalpliliğini sürdürüyorsun... Ah ………..cım nereye kadar... O kişinin yazdıkları ise saçma sapan ve gerçeklerle bağdaşmayan safsata. Hiç kafa yorma bir cevap vermişsin .Anladıysa o kadar yeter.. Bu kızın ailesi yok mu gerektiğinde tedavisi için kim devreye girecek. Bu kişi ömür boyu sen mi olacaksın . Bunları düşünüyor musun ... Bu işin peşini bırakmanı öneririm . Aile ve yakınları sahip olsunlar. Sen çocuğuna zaten yıllardır anne ve baba oldun. Sen eski eşin den ayrıldın ve bu tutumun evli bir eşin yardımlarını tarif ediyor . Gerçekte senin sorumluluğunda olmayan bir kişidir. Buna insanlık desem anlayan yok. Kendin için düşündüğünde bu yaptıklarınla devam mı edeceksin yoksa başka neler düşünüyorsun...” Açıkçası doktoruma yanıt veremedim düşüncelerim konusunda çünkü bu ülkede hemen hemen bipolar yakını ailelerin çoğunluğu böyle diye düşünüyorum. Esenlikler dilerim…”

Hiç yorum yok: